menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Hazreti İnsana Ait Bir Marifet Dili: Tasavvuf

23 19
19.02.2024

İnsan bir sırdır. Kâinatın özeti ve akleden bir kalp sahibi olarak mahlûkat arasında şeref pâyesine sahiptir. Muhabbet mülkünde nefeslenerek pür-mehabet ve pür-marifet safâlarla var olma sırrına âgâhtır. İrade sahibidir, tercih kudretine mâliktir. Bununla birlikte ezel bezminde muhatap kabul edilmenin hükmüne tâbiyette sâbit-kadem olmakla mükelleftir. Başıboş bırakılmamıştır. Var edilişinin şânı gereği bahşedilen akıl nimetini fıtrat üzere kullanmakla, hakikate yüzünü dönmekle emrolunmuştur. İyi ile kötü, güzel ile çirkin, doğru ile yanlış, muhabbet ile nefret, hak ile bâtıl idraki içinde; “ilk söz”e yahut “yaradılış sırrı”na riayet ederek, akıl ve iradesini kullanıp aşağılardan aşağı olma sefaletine/rezaletine düşmemesi ihtar edilmiştir.

“İlk söz”ün şerhi; mutlak itaat ve tazimle Yüce Yaradan’ı bilmek, celâline de cemâline de boyun büküp, bu saadetle nefsini bilmek ve kullukla müşerref olmaktır. Esasen varlık âleminde hakikat yolcusu olan insanın en değerli muhatap kabul edilişinin kaynağı olan ezeldeki ikrar sırasında, saadetli mükâlemenin sesi, Hak kelâm duymaya âşina olanların can kulaklarında sürekli yankılanmaktadır. O naîf ses, cennet-âsâ bir âhenk olarak, Âdem’e, daima halife tahtında bir sultan olduğunu hatırlatır durur. Zikir, fikir ve şükür bu hatırlamanın bereketidir. Fakat hâl böyle olmakla birlikte, mâveraî ilânın hükmünce amel, selîm bir kalb sahibi olmayı icap etmektedir. Çünkü kalb, âlem gizli Âdem’e Hak nişânesidir. Öyle ki, bu nişâneye ait bütün ahkâm; dil ile ikrar, kalb ile tasdik ve fiil ile tezahür demek olan sahih bir inanç manzumesi etrafında ve muhabbet hâkimiyetinde kıvamını almıştır. Kalb, Hakk’ın aynasıdır, “Tevhid”le parlar. Bu bakımdan esas mesele, insanlık sırrının dibâcesi, hâtimesi, ya da Fenâ fi’l-Hak olmanın lâzımesi kalb selâmetidir. Kalbi marifete doğmuş selîm insan, “kul” olma şuuru içinde “kül” olunca en yüksek seviyeye yani abdiyyet yahut insaniyyet makamına erer. Böylece Hazreti İnsan olur.

İşte bu mânânın müeddeb bir ifadesi ve talimnâmesidir tasavvuf…

Tasavvuf, Mirât-ı Muhammed’de Hakk’ı görmektir. Tasavvuf, Adı Güzel’e, Kendi Güzel’e cânı fedâ kılmaktır.

Tasavvuf, Ehlisünnet aidiyeti, Ehlibeyt tâbiyeti ve muhabbeti ile serfiraz olmaktır.

Tasavvuf, Hanefî ve Maturîdî olarak, insanın lehinde ve aleyhinde olan şeyleri bilerek yaşamanın adıdır.

Tasavvuf, Dost’a dost olmaktır.

Tasavvuf, sûreten ve sîreten güzel kılan bir kalb lisanıdır.

Tasavvuf, akıl nimetiyle yaşanan hayatın şuurunda olmak ve üslûp kazanmaktır.

Tasavvuf, hamlıktan azat olup aşk ocağında pişmektir.

Tasavvuf, ihsan kemâline erişebilme maksadı ve gayretidir.

Tasavvuf, sevgilinin gözünden düşme korkusu içinde “fakr”ını idrak etmektir.

Tasavvuf, kolaylaştırmak ve güçleştirmemektir.

Tasavvuf, sevdirip nefret ettirmemektir.

Tasavvuf, bilme gayreti içinde olup bilinme kaygısı taşımamaktır.

Tasavvuf, şöhretten uzak durup riyâset, ticaret ve siyasette istismara tavır koymaktır.

Tasavvuf, el kârda gönül yârda olmaktır.

Tasavvuf, mükellefiyetlerin muhabbetle yaşanmasıdır.

Tasavvuf, nefsi tezkiye edip gönül mülküne Süleyman olmaktır.

Tasavvuf, eşyanın ehramı altında ezilmemektir.

Tasavvuf, hoş görüp gönül kırmamaktır; çünkü kalb, nazargâh-ı İlâhîdir.

Tasavvuf, yetmiş iki milleti bir göz ile görüp mahlûkata şefkat nazarıyla bakmaktır.

Tasavvuf, mütevazı bir muhabbet fedâisi olmayı baş tacı bir karakter bilmektir. Çünkü “mütevazı olanı rahmet-i Rahman büyütür.”

Tasavvuf, ağlayarak gelinen dünyadan tebessüm ederek gitmektir.

Tasavvuf, hakikatli olup yolda olmak, yolunca yürümektir.

Tasavvuf, maddî varlığından sıyrılarak kendinde varlık görmeden iradeyi Hakk’a teslim etmektir.

Tasavvuf, bütün ilâhî güzellikleri kazanarak yâr ile hemdem olmaktır.

Tasavvuf, varlığı hazmedip, toprak ve sudan ibaret olan fâni kisveyi çıkarıp nurdan bir libas giymektir.

Tasavvuf, gönül ocağını muhabbet ateşiyle tutuşturarak yanmak ve aydınlanmaktır.

Tasavvuf, İlâhî sır, tecellî ve iradenin hikmetlerini bilerek arif olmaktır.

Tasavvuf, dertli olmak, dertliye derman olmaya çabalayarak insanlığa hizmet etmektir.

Tasavvuf, ten kafesinin kapısını Allah anahtarı ile açarak can evinde Hak sırrının tecellîsine şahit olmaktır.

Tasavvuf, büyük hakikat ummanında can bularak, tâbir ve te’vîl ilimlerine vâkıf olmak ve böylece insan, kâinat, Kur’ân ve Sünnetteki İlâhî sırları idrak etmektir.

Tasavvuf, Hakk’ın azamet, kudret ve güzelliği karşısında büyük bir hayret içinde mest olmaktır.

Tasavvuf, bütün zerrelerde Hakk’ı müşâhede etmektir.

Tasavvuf, âlemlere bir güneş olup doğarak mahlûkatın dilini bilmek ve varlıkla dilleşmektir.

Tasavvuf, Hakk’ın insana armağanı ve emaneti olan Kur’ân’ı canla başla taşımaktır.

Tasavvuf, İlâhî mağfiret ayetlerinin mazharı olmaktır.

Tasavvuf, kâinata “İsm-i A’zam”la tasarruf ederek canlı bir Kur’ân olabilmektir.

Tasavvuf, gönlünü Hakk’ın ilmine mekân ederek âlim olmak ve bir damla hükmünde iken enginlerden engin bir derya hâline gelmektir.

Tasavvuf, insanın arınmış bir gönülle tevhîd sırrına ererek kâmil olmasıdır.

Tasavvuf, “ölmeden evvel ölmek” sırrını idrak ederek kalbi diri........

© Maarifin Sesi


Get it on Google Play