Ölümden Başkası Yalan
Ankara’nın minnacık bir kültür ve sanat adası var. Kadim şehrin kalbinde, Ulus’ta ve Hacı Bayram Mahallesi’nde. Siyasetin iç bunaltıcı ikliminden kaçmak isteyenlerin, kültürel yozlaşmanın travmalarına çare arayanların, karamsarlığa kapılanların sığınacağı bir vaha da diyebilirsiniz. Birçok Ankaralı adını bile duymamış olabilir ama 14 yıldır büyük bir oksijen çadırı gibi hizmet veriyor. Kapıları sanat tutkunlarına ardına kadar açık. Burası, CerModern.
CerModern’i kim düşünmüş, kim planlamış, kim katkı sağlamışsa hepsine milyarlarca teşekkür. Teşekkürün en büyüğü önce mimarlarına; Semra ve Özcan Uygur’a. Sonra; adı bile unutulmuş olan bir dönemin Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay’a.
CerModern, Türkiye’nin en güzel gün batımlarını izlemekten zevk alanların ve dolunay tutkunlarının mekanı. CerModern 21. yüzyıl Ankara’sının sanat etkinliklerinin merkezi. Başkentin Ağa Han Mimarlık Ödülü’ne layık görülen şahane yapısı Türk Tarih Kurumu’na, Radyo Evi’ne, Gençlik Parkı’na, Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi’ne, Opera’ya, Büyük Tiyatro’ya, Türk Ocağı’na, Kültür ve Turizm Bakanlığına, Melike Hatun Camisi’ne, Gar’a, Türk Hava Kurumu’na, Ankara’nın mimari değerlerinin tamamına komşu.
CerModern’e güzellemeyi bir başka vakte bırakalım. CerModern’in alt katında bir tiyatro salonu var ve bu kez bu oksijen çadırına 100. gösterisini yapacak bir oyunun davetlisi olarak geldim.
Fransa’nın başkenti Paris’te, 195 yıl önce yazılmış bir kitaptan uyarlanan bu oyun, Türkiye’nin başkenti Ankara’da 100. kez seyirciyle buluştu. Salon tıklım tıklımdı. Ülkenin aydınlık yüzlü, pırıl pırıl gençleri, Victor Hugo’nun “Bir İdam Mahkûmunun Son Günü”nü izlemek için Cer Modern’e akın etmişlerdi.
Geçen hafta kutlanan Dünya Tiyatrolar Günü uluslararası bildirisini kaleme alan Norveçli Yazar Jon Fosse “Tiyatro sanatı eşsiz olanı evrensel olanla birleştirmeyi harika bir şekilde başarır” diyordu. Bambu Tiyatro’nun “Bir İdam Mahkûmunun Son Günü” oyunu bu tezi ispatlayan binlerce örnekten biri oldu.
Bir edebiyat dehası olan Victor Hugo’nun, henüz 26 yaşında iken tanık olduğu giyotinli infazdan etkilenerek yazdığı “Bir İdam Mahkûmunun Son Günü”, idam cezasını tartışmaya açan ilk eser olarak değerlendiriliyor. İş........
© Maarifin Sesi
visit website