menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Mükemmel Günler

56 15
07.05.2024

Japonlara hayranlığımızın kaynağı, kültürlerine bağlı kalarak yakaladıkları gelişmişlik düzeyi ve çalışkanlıkları olsa gerek. Japonya’nın bir refah ülkesi olduğunu havaalanına indiğinizde görmeye başlıyorsunuz.

Zenginlik saklanabilen bir kazanım değil. Her gelişmiş ülkede olduğu gibi Japonya’da da kendini gösteriyor. Gözleri ele geçiriyor. Tokyo’nun yolları, binaları, alışveriş merkezleri, tabelalar birer zenginlik nişanesi. Özellikle kadınların kıyafetleri; ayakkabı ve çantalar ünlü markaların ürünü. Vitrinler ışıl ışıl. Her yer temiz, trafik düzenli, insanlar saygılı.

Tokyo’da bir sabah erken uyandım, konakladığım otelin çevresini gezerken Japon bahçesi gördüm. Yağmur çiseliyordu. Bahçenin düzeninden ve huzur veren havasından etkilendim, geri dönmedim.

Bir süre sonra yağmur dindi, güneş kendini gösterdi. Kasımın ortalarıydı ve güneş yağmurla yıkanmış bahçeyi kurutmaya çalışıyordu.

Japon Bahçesi

Üç bin metrekareden büyük olduğunu tahmin ettiğim bahçede keyfime diyecek yoktu. Japon bahçelerinin bizim parklarla ortak yanı ağaçlar ve banklar. Bu ikisi dışında ortak yan aramayın. Japon bahçelerinin çeşitleri olduğunu, bunların başka tarzda yapıldığını ve farklı isim taşıdığını sonra öğrenecektim. Yine Japonya’da müze ve benzeri kültürel mekanların çok büyük bahçelerin içinde yer aldıklarını görecektim.

Benim girdiğim bahçe, “Kaiyüshiki-telen” olarak adlandırılan bir gezinti bahçesi imiş. Bu bahçelerin özellikleri, doğayı taklit esasına dayanıyor. Dünyayı temsil ediyor. Budist inanışa göre yapılan bu bahçelerde, dünyayı oluşturan kıtalar, okyanuslar, dağlar, nehirler ve şelaleler simgesel yer alıyor.

Bahçenin temel tasarım öğeleri su, kaya, yosun, taş fenerler, kum ve çeşitli bitkilerden oluşuyor. Küçük bir budist tapınağının da bulunduğu bahçenin her köşesi seyrine doyulmaz güzellikte.

Bahçıvan

Bahçenin bahçıvanını girişte gördüm; 50’li yaşlarda, 50 kiloyu geçmeyen, kaşlarına kadar sık saçlı, kısa tıraşlı, tipik bir Japon’du. Kot benzeri pantolonu ve üzerinde aynı kumaştan, gömlek-mont karışımı bir kıyafeti vardı.

Dikkatle bakmıştım bahçıvana. Bahçenin hayat kaynağı olan, ırmak havası verilmiş minyatür akıntının kenarında çömelmiş, minik taşları düzeltiyor, dökülen yaprakları topluyor, suyun sürüklediği çakılları yerlerine yerleştiriyordu.

Öyle hızlı hareket ediyordu ki, ilk bakışta onda, işini bitirip gitmeye hazırlanan insanın aceleciliğini gördüm. Aceleci ama telaşlı........

© Maarifin Sesi


Get it on Google Play