Bitmeyen kritik dönemimiz!
Tarihin kritik bir döneminde yaşadığımızı söylemekte bir beis olmasa gerek. Hatta görülüyor ki pek çoğumuz için bu hükmün yerindeliğine de bir itiraz söz konusu değil. Neredeyse hepimiz hem fikiriz bu tespitte. Bir durum tespitindeki genel uzlaşı son derece önemli. Çünkü tespitteki genel kabul ve uzlaşı çözüm için gerekli aşamayı temin açısından hayati noktadır. Gelgelelim bizim için vaziyet bununla sınırlı olsaydı veya tam da bu noktada olsaydık işimizin görece kolay olduğunu belirtebilirdik. İşimizi güçleştiren ve bulunduğumuz vaziyeti çok daha kritik ve ciddiye alınması gereken bir hale sokan şey yaşadığımız kritik dönemin çok uzun zaman öncesinden başlamış olmasıdır. Daha da önemlisi bu kritik halin daha ne kadar süreceğinin de belirsiz olmasıdır. Ünlü bir tarihçimiz Osmanlı’nın on dokuzuncu yüzyılı içi “İmparatorluğun En Uzun Yüzyılı” nitelemesinde bulunmuştu. On sekizinci veya yirminci yüzyılın en uzun yüzyıl olmadığını söylemek ne kadar mümkün ve ne kadar gerçekçi? Henüz ilk çeyreğinde bulunduğumuz yirmi birinci yüzyılın en uzun olmayacağını gösteren bir emare var mı?
Bu durumun çok geniş bir zamana yayıldığını ve dolayısıyla yüzyıllara yayılmış bu kritik vaziyetin aslında zannettiğimizden çok daha fazla kritik olduğunun işareti olarak görmemiz gerektiğinin altını çizmek için belirtiyorum. Dolayısıyla biraz da bizim kuşağa, bizim zamanımıza özgü sandığımız bu kaotik ortamın........
© Maarifin Sesi
visit website