Bir Türküye Öyküleme…
“O yâr gelir
Yazı da yaban
Gül olur
Yâr yâr / Gül olur…”
* * *
Ya bir gün bırakıp giderse beni? Yoruldum derse. Bir daha hiç göremezsem yüzünü? Ellerini tutamazsam. Yitirirse anlamını nefes almalarım. Kırılırsam çöp çöp. Dağılırsam toz toz. Penceremin kenarında büyüyen sardunya küsmez mi güne? Pas tutmaz mı içtiğim su? Akşamları yıldızlar sönmez mi tekmil? Ya bir gün bırakıp giderse beni? Bırakıp gider mi? Vurur mu yüreğimin can evini kendi elcikleriyle? Kokulu elcikleriyle… “O yâr gelir / Yazı da yaban gül olur / Yâr yâr.. Gül olur”… Ya bir gün gelmezse?
* * *
“Yüzün görsem
Tutulur dilim
Lâl olur
Yâr yâr / Lâl olur…”
* * *
“Eldivenlerini çıkarmışsa ellerini görmemek olmaz / Elleri gümüş şamdanlarda beyaz mumlardı” dedi Nazım. Atillâ İlhan: “Ne kadınlar sevdim zaten yoktular”. Ve daha nice ozan. Hep bir şeyler söylediler, yazdılar. Yazdıklarını yaşadılar. Ya da yaşamış gibi yazdılar. Ama hepsi. Hepsi göğüs kafeslerinin o en yumuşak yerinde bir vuruşu taşıdılar. Tel tel… Tül tül… Pul pul… Saz oldular. Söz oldular. Mey oldular. Senin gibi. Benim gibi. İnsan kadar eskidir sevmek. Sevmek kadar yenidir yürek.“Yüzün görsem tutulur dilim / Lâl olur”. Yâr, dilim sana Lâl’dir…
* * *
“Aşka düşen
Divane gezer
Del olur
Yâr yâr / Del olur…”
* * *
Sana ait duygularım içimin toprağını sürüyor pulluk pulluk. Omuzlarıma dökülen düz uzun saçlarımın her bir telini........
© Kıbrıs Gazetesi
visit website