menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Mısır Apartmanı’ndan Narmanlı Apartmanı’na...

35 7
01.05.2024

Mehmed Âkif son günlerini Mısır’da geçirmek istemediğinden “Muhammed Ali el-Kebîr” gemisiyle 16 Haziran 1936 günü İstanbul’a döndü. Kahire Konsolosluğu’ndan tebdilen verilen pasaportu 2 Temmuz 1935 tarihli ve 364/2915 sayılıydı. Galata’da onu büyük kızı Cemile Doğrul’un, küçük kızı Suad Argon’un, oğlu Tahir Ersoy’un, damadı Ömer Rıza Doğrul’un, Midhat Cemal Kuntay’ın, Ali Nihad Tarlan’ın, Eşref Edip’in, Tâhirü’l Mevlevî’nin, Kitapçı Hulusi Karadeniz’in, Fuad Şemsi İnan’ın ve Fethi Tevetoğlu’nun karşıladığı kesindir. Fuad Şemsi bu isimlere Prenses Emine Abbas’ı, İbrahim Öztürkçü ise Emine Abbas’ın kâhyasını ekliyor. Sadece hoşaf bulaşığından ve bitli bico sirkeli haco takımından on iki veya on üç isim. Buna karşın, uzun yıllar, Birinci Şube’nin kadrosunda ne kadar dalak yemiş it enciği varsa, hepsini Galata’ya yığdığını düşünmüştüm. Ama, Dahiliye Vekâleti’nin İstanbul Valiliği’ne gönderdiği 26 Haziran 1936 günlü ve 7408 şifre sayılı yazısındaki “Şâir Âkif’in İstanbul’a geldiği gazetelerden okunmuştur” ifâdesini gördüğümdeyse, maalesef kendimin de geri kalmış ülkenin mümtaz taze soğanlarından biri olduğunu anlamıştım.

***

Dahiliye Vekâleti’nin şifreli yazısı aklıma hep Nihal Atsız’ı getiriyor. Hani, ilk mektep öğrencisi olan oğlu Yağmur’u makaraya sarmak için diş fırçası bıyıklı Adolf Hitler’i çatıda sakladığını söyleyip de, o gece Maltepe’deki ahşabı Millî Emniyet Riyâseti’nce basılan ve polislerin acınası salaklıkları karşısında saçını başını yolan Nihal Atsız var ya, işte ondan bahsediyorum. Yıllardır takip edilen “İrtica 906” kodlu Mehmed Âkif’in İstanbul’a döndüğünü gazetelerden öğrenen Dahiliye Vekâleti’nin tepe salaklığı da Yağmur’a kanan Millî Emniyet Riyâyesiti’nden çok farklı değildir. Polisler Mehmed Âkif’in peşine düştüklerindeyse, onun 19 Haziran’da Maçka’daki İzmir Palas’ın 3 numaralı dairesinden getirilip, Doktor İbrahim Güçer’in Nişantaşı’ndaki Teşvikiye Sağlıkevi’ne yatırılmasının üstünden on gün geçmişti. Orada ikinci kattaki 25 numaralı odaya yatırılan Mehmed Âkif kanser hastasıydı, ‘36 yılını çıkaramayacağı da biliniyordu. Burhanettin Tuyan’ın ve Basiret Hemşire’nin çabaları takdire şayan olmasına karşın, elbette mukadderatı değiştirmek mümkün değildi. Bu yüzden, 10 Temmuz günü, sanırım artık yapacak bir şey kalmadığından, Teşvikiye Sağlıkevi’nden çıkışı yaptırılıp, İstiklâl Caddesi üstündeki 303 numaralı Mısır Apartmanı’nın dördüncü katındaki Fuad Şemsi’nin dairesine yerleştirilmişti. Bakımı içinse Beyaz Ruslardan Mari Mançenko tutulmuştu.

***

Mehmed Âkif’in son nefesini verdiği daireye ilişkin bütün tereddütler değerli dostum Mehmet Ruyan Soydan’ın tapu kayıtlarında yaptığı araştırmayla giderilmiştir. Ruyan Bey’in sayesinde Fuad Şemsi’nin Mısır Apartmanı’ndaki dairesi hakkındaki Birinci Şube’nin 28 Ağustos 1936 ve 24715/23260 sayılı yazısındaki bilgilerin hatalı olduğu artık kesinlik kazanmıştır. Otuz iki bağımsız bölümden oluşan apartmanın giriş ve çatı kısımlarında daire numaraları yoktur, dolayısıyla kat hesabında giriş sayılmamalıdır. Şâyet bu şekilde Mısır Apartmanı’na adım atarsanız, Mehmed Âkif’i, dördüncü katta, 22 sayılı bağımsız bölümün mükerrer 14 kapı numaralı dairesinde bulabilirsiniz. On üç yıldan beri Beyoğlu 4’üncü Noterliği’ni yapan Midhat Cemal’in onu hemen her gün Mısır Apartmanı’nda ziyâret ettiğini biliyoruz. Midhat Cemal de ‘30’lu yıllardan önce aynı apartmanın birinci katında oturmuştu. Bu yüzden Mehmet Âkif’in Midhat Cemal’i her görüşünde ‘24 yılındaki geceyi anımsadığına eminim. Sizin de........

© Karar


Get it on Google Play