Yusuf Dikeç ikonumuz, yasaklar ise çelişkimiz
Türk havalı tabanca atıcısı Yusuf Dikeç, 2024 Paris Olimpiyatları’nda gümüş madalya kazanarak hem ülkenin hem dünyanın hem sosyal medyanın hem de kalbimizin son yıldızı oldu.
51 yaşındaki sporcumuzun bir eli cebinde ve neredeyse hiç teçhizat kullanmadan, gelişigüzel nişan alan atış fotoğrafı hızla yayıldı ve onu dünya çapında bir fenomene dönüştürdü.
Bu anlamda Olimpiyatların kazananı kim dersek Yusuf Dikeç’tir deriz. Zira X’te, artık ikonik hale gelen fotoğrafı içeren bir gönderi, inanılmaz sayıda etkileşim elde etti. Şu başlık da tüm serüvenin özetiydi; “Türkiye hiçbir teçhizatı olmayan 51 yaşındaki bir adamı gönderdi ve gümüş madalyayı aldı.”
İnsanlar başarıyı sever fakat kendinden emin başarı daha da çok ses getirir. Yusuf Dikeç’in kendine olan güveni bu başarının en önemli alametiydi. Önü arkası doldurulmuş, hak edilmiş bir başarı… Reklamı konuşarak değil, eylemle yapılan başarı ses getirecek tek başarıdır.
Havalı tabanca karma takım yarışmasında özel gözlükler, bulanıklığı önlemek için lensler ve gürültüye karşı kulak koruyucuları gibi özel ekipmanlarla donatılmış diğer sporcular gibi değil de yalın haliyle nişan alışı uzun seneler hafızalarımızdan gitmeyecek bir başarı oldu. Tıpkı Naim Süleymanoğlu gibi hafızalardan silinmeyecek bir imge haline geldi. Olimpiyatlardan belki çok da beklediğimiz kadar bir madalyayla dönemeyecek olsak da Yusuf Dikeç bize yapılmak istenenin hepsini sağlamış bir güzellik oldu.
Cumhuriyet tarihinin atıcılık branşındaki ilk olimpiyat madalyasını aldığı için oldukça gururlu olsa da mutluluğunun hem kendisi hem de ülkesi adına olduğunu söylerkenki mütevaziliği de takdire şayandı.
Aslında bizim hasret kaldığımız şey tam da buydu. Yapılan ya da yapılmayan ne varsa o kadar........
© Karar
visit website