Fransa tozu yutmuş Amerikalı: Paul Auster
Paul Auster vefat etti. Büyük bir roman yazarıydı. Kendine has tarzı ve edebi kişiliği olan, Amerikan Edebiyatı’nın sanıldığı kadar primitif bir edebiyat olmadığını tüm dünyaya ispatlayan sıra dışı bir yazardı.
Yazarın yaşam öyküsü tüm dünyada edebiyat camiası içerisinde en çarpıcı eserlerin verildiği bir döneme tanıklık ediyordu. Fransa’da yaşamaya başlayan bir Amerikalı olarak kendi özgün kimliğini de bu ülkede edindi Auster.
Yazarlığa ilk başladığı yıllarda kullandığı Paul Benjamin mahlasıyla yayınladığı Köşeye Kıstırmak (1982) adlı polisiye romanı edebiyat dünyasına da attığı ilk adımdı.
Elbette her Auster okuyucusunun mantrası niteliğindeki romanı New York Üçlemesi’dir. Cam Kent (1985), Hayaletler (1986) ve Kilitli Oda (1986) adlı anlatılardan oluşan üçleme, kimliğin doğasını ve anlam arayışını araştıran üç polisiye öyküden oluşan bir koleksiyondu.
Hikayeler New York’ta geçer. Serüven hepsi kendi kişisel arayışlarıyla meşgul olan bir dedektif, bir yazar ve bir profesör de dahil olmak üzere çeşitli karakter üzerinden ilerler. Roman karakterlerinin arayışları gizem, varoluşçuluk ve iç gözlem unsurlarını içerir ve hikayeler çeşitli şekillerde birbirine bağlanarak karmaşık ve düşündürücü bir anlatı yaratır. Üçlemenin ilk kitabı olan aynı zamanda Auster’in en çok bilinen belki de kendi ismiyle yazdığı ilk romanı olan “Cam Kent” yüzeysel bir imaj olarak “dedektif romanı” gibi primitif bir bakış açısıyla değerlendirilmiş olsa da tamamen bu acımasız düşünceyi yalanlayan, entelektüel açıdan kafa karıştırıcı bir heyuladır. Dünyadan geçip gitme ve ölümlülük üzerine derin bir meditasyon anlatısıdır.
80’lerin sonunda yayınladığı “Ay Sarayı” romanı Manhattan’da kendisini keşfetme yolculuğuna çıkan yetim genç Marco Stanley Fogg’un........
© Karar
visit website