menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Yakup’un Kitapları ya da Olga Tokarczuk

30 7
09.07.2024

Hep böyle oluyor, nitelikli şeyler sessizce ve birdenbire hayatımıza giriveriyor. Başlangıçta İngilizce yazıp çizen dünyanın yaygın iktidarı arasında her şey daha zor gözüküyor. Hele, Polonya gibi Avrupa’nın daha berisinde tutulmuş bir yerden çıkınca ses işler daha da çetrefilleşiyor. Gerçi söz konusu olan roman olduğunda piyasanın algı ve iştahının açık olduğu bir gerçek. Modern dünyanın her köşesinde özellikle romanları birbirine ‘satma’ ya çalışan telif ajansları var. Sadece uluslararası fuarlarda değil her gün internet üzerinden veri yağdırıyorlar. Hal böyle olunca, yazılanın niteliğine göre ivme değişebiliyor. Olga Tokarczuk da ilkin gecikerek de olsa, Grikedi ile Alabanda isminde, Ankara mahreçli bir yayınevinden çıkarılıyor bizde. Bu konuda, Kalemajans ve Nermin Mollaoğlu’nun enerjisi takdire şayan. Elbette, Neşe Taluy Yüce’nin Lehçe’ye hakimiyeti de cabası.

The Man Booker gibi pek çok prestijli ödülünden sonra, 2018 Nobel Edebiyat Ödülü gelince ben hiç şaşırmadım. Çünkü Olga Tokarczuk’un dünyası, gide gide birbirine benzeyen Amerikan ve Avrupa duyarlığından ilk başta ayrılıyordu. Polonya, geriden gelmenin fakat Tokarczuk’un şahsında özgünleşerek güncelleşmenin tazeliğini taşıyordu dünya edebiyatı için. Bu bağlamda özellikle ‘Sür Pulluğunu Ölülerin Kemikleri Üzerine ( Timaş, 2020) kitabını anmak gerekiyor. Sadece yazma biçimiyle değil asıl zihninde yarattığı yeni tabiat fikriyle her şeyi ters yüz ediyordu yazar. Doğrudan dine, ideolojilere, güncel meselelere takılmayan fakat çok üstte, yer yer arkaik kabuklarla sertleştirilmiş özel bir evren yaratıyordu. Tokarczuk’un yazar olarak şansı, Türkçe’nin şansına, Neşe Taluy Yüce vesilesiyle dönüşmekte gecikmedi. Leh dilinin........

© Karar


Get it on Google Play