Beka meselesi...
Beka” tüm devletlerin sorunu. Herkes bir şekilde ayakta kalmaya, siyasi bağımsızlığını, toprak bütünlüğünü korumaya çalışıyor. Bazıları için doğrudan tehdit söz konusu, bazıları için de risk. Kimileri içinde çıkabilecek sorunlardan çekiniyor, kimileri de dışarıdan gelebileceklerden. Bazen de ikisinden ve ikisinin kombinasyonunundan.
Beka meselesini abartanlar, bekayı görece güçlerindeki azalmaya bağlayanlar da var. Bu türün günümüzdeki en bilinen örneği Amerika. Herkesten, her şeyden, biraz palazlanan her devletten şüpheleniyor. Çin’le olan rekabetinde gördüğümüz gibi yılanın başını küçükken ezmeye çalışıyor. Askeri endüstriyel yapısından düşünce kuruluşlarına tüm sistemi tehdit tanımlaması yapıyor.
Benzeri Çin ve Rusya için de geçerli. Onlar da kendilerini tehdit altında görüyor. NATO’nun genişlemesinden, Amerika’nın stratejisinden, kendi içlerindeki azınlıklardan çekiniyorlar. Parçalı yapılarını müdahaleye açık alan olarak görüyorlar. Siyasi sistemleri, otoriter liderleri de doğal olarak bu yaygın tehdit algısından yararlanıyor. Güvenlik kadar güvenlikleştirme süreçleri de onların bakışını belirliyor.
Öte yandan güvenlik konfor alanı en geniş ülkeler, demokrasisi ve insan hakları sorunu olmayanlar dahi “beka” korkusundan azade değil. Soğuk Savaş boyunca Amerika’nın güvenlik şemsiyesinden yararlanan Almanya Ukrayna’daki savaş nedeniyle askeri harcamalarını arttırdı, Rusya ve hatta Amerika’ya rağmen nasıl kendimi korurumu tartışmaya başladı. Tarafsızlığı tescilli İsveç ve Finlandiya Rusya endişesinden Amerika’ya sığındı.
Parlamentosu üçte iki çoğunlukla onay verirse Finlandiya çok yakında beşi Rus sınırına yakın 15 Amerikan üssüne topraklarında yer açacak. Amerika’nın kendisini savunmaya hazır olduğunu Ruslara ispatlamak için ülkesinde Amerikalı askerleri barındıracak. Bu da muhtemelen güvenliğini hem arttıracak, hem azaltacak. Bir küresel kriz halinde........
© Karar
visit website