menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Dini siyasetin elinde rehin bırakırsak...

46 4
21.08.2024

Siyasetin dine müdahale ettiği ya da dini araçsallaştırdığı bütün dönemlerde, insanların dinle bağları zayıflamış ve kaybeden hep Müslümanlar olmuştur.

Çünkü siyasetin en başat özelliği iktidar olmaktır. Dolayısıyla iktidarını korumak için din dahil, her türlü değeri kullanmayı mubah olarak görmektedir.

Doğal olarak Müslüman dünyada siyasetçiler, kendilerini hiçbir ahlaki kurala bağlı hissetmeden toplumun dini duyarlılığını kullanarak siyaset yapmayı alışkanlık haline getirebilmektedirler. Özellikle İslamcı tonlar taşıyan partiler kendilerini, dini hassasiyetlerin tek temsilcisi olarak gördükleri için, dini argümanları kullanma hakkına da sahip olduklarına inanmaktadırlar

Artık onlar, dinin tek temsilcisi, ümmetin de bekçisidirler… Kimin neye inanması gerektiğine, kimin ne kadar özgürlük hakkı olduğuna, kimin ‘hain’ ya da ‘vatansever’ olduğuna onlar karar vermektedirler. Çünkü mülk de din de onlarındır…

Haliyle, bütün değerlerin tek sahibi gibi davranan bu ‘tekçi’ anlayışın hakim olduğu toplumlarda fikir özgürlüğünün, eleştirel düşüncenin gelişmesi mümkün değildir. Böyle bir durumda çok doğal olarak insanlar, kendileriyle din arasına mesafe koymaya başlayacaklardır. Çünkü özgürlüğün alanının giderek daraldığı bir ortamda zamanla nefes alabilmek bile güçleşecektir…

Dinle siyaset arasındaki ilişkinin nasıl bir sonuç ürettiğini görmek açısından geçtiğimiz günlerde Metropoll Araştırma’nın Temmuz 2024 anketindeki sonuçlara........

© Karar


Get it on Google Play