Ortak gelecekleri olmayanların ortaklığı
Ortaklık güvene dayalı bir kurum. Ticarette de öyle siyasette de. Hele siyasette anonim şirket gibi hukuki zeminde güvenceye alınmış ortaklıklar söz konusu olmadığından karşılıklı güven dışında bir dayanak yok.
Siyasette karşılıklı güvenin olması için ise her şeyden önce tarafların ortak risk algısına, ortak düşmana ve ortak hedeflere sahip olmaları gerekir. Ancak tarafları bir araya getiren ortak tehlike ortadan kalktıktan sonra ortakların birbirlerine güvenmelerini gerektiren zemin de ortadan kalkar.
Peki, AK Parti-MHP ortaklığını mümkün ve zorunlu kılan zemin ne durumda?
Dışarıdan bakıldığında arada birtakım ciddi anlaşmazlıkların olduğu, hatta ittifakın geleceğinin tartışılabildiği görülüyor ama önemli olan o zeminin ne durumda olduğu.
Bahçeli’nin odasındaki “17-25 saati” Cumhur İttifakının geleceğinin pamuk ipliğine bağlı gibi görünmesine yol açtı. Daha önce ise Erdoğan’ın bir yandan CHP lideri Özgür Özel ile diğer yandan Ayşe Ateş ile görüşmesi MHP kanadında rahatsızlığa ve kuşkuya yol açmıştı. Bahçeli çok sert bir üslupla ortağına seslenip “CHP ile yol yürüyeceksen biz aradan çekilelim” diye rest çekmişti.
Erdoğan’ın bu meydan okumaya cevabı beklendiği üzere alttan almak şeklinde oldu. Cumhur İttifakından vaz geçmenin bahis mevzuu olmadığı söylendi. Ana muhalefet ile görüşmeler durduruldu, Sinan Ateş cinayeti de yeniden unutuldu.
O günlerde gördüğümüz tablo anlaşmazlıkların tatlıya bağlandığı şeklindeydi. Ancak........
© Karar
visit website