Kantarın topuzu kaçtı bir kere!
Sürdürülebilir bir sosyal güvenlik sistemi için sistemin hassas noktalarının siyasi kaygılara malzeme konusu yapılmaması, sosyal güvenlik sistemini alt üst edecek, gelecek nesillerin emeklilik haklarını kullanılamaz hale getirecek düzenlemelere müsaade edilmemesi gerektiğini EYT yasası çıkmadan önce yazmıştım.
Ne var ki sigortalılığı 8/9/1999 tarihinden önce başlayanlar için 4447 sayılı Kanunla adil, makul ve ölçülü bir geçiş sürecinin düzenlenmiş olduğu ve EYT’lilerin kazanılmış hakları olduğunu iddia ettikleri hakkın kazanılmış hak değil, beklenen hak olduğu Anayasa Mahkemesi kararlarında belirtilmiş olsa da iktidarıyla muhalefetiyle birlikte el ele verdik ve dünyanın hiçbir ülkesinde olmayan kadınlarda 38, erkeklerde 43 yaşında emekliliğe imkân sağlayan EYT yasasını çıkardık.
EYT yasası sonrasında;
*8/9/1999 sonrası işe giren mağdurlar
*Staj mağdurları
*İşe giriş öncesi doğumlarını borçlanamayan mağdurlar
*Emeklilikte 9000 güne tabi olan Bağkur mağdurları
*Bağkur tescil mağdurları
*ve daha nice mağdurlar
gerekçelerini ve taleplerini sosyal medya üzerinden aktarmaya çalışıyorlar.
Hepsinin amacı da aynı.
Bir an evvel emekli olabilmek.
Olsunlar olmasına da özellikle günü ve kazancı düşük olan vatandaşlara bağlanan emekli aylıkları ortada.
Avrupa’da 4 çalışana 1 emekli düşerken, ülkemizde 1,7 çalışana 1 emekli düşüyorsa, 38-43 yaşında 3600 günle 5000 günle emekli olunabiliyorsa, emeklinin ve eşinin vefatının ardından aylık kızına devredilip emekli aylığını en kötü 40-50 yıl da kızı alıyorsa, sosyal güvenlik sistemi makul bir şekilde ne kadar daha sürdürülebilir acaba?
Aktif pasif oranının 1,7’nin daha........
© Karar
visit website