Türkiye’nin yarası kanıyor
İster maarif dünyası diyelim ister eğitim camiası. Fark edilmeyen, kanayan eğitimin kan kaybından ölecek duruma döndüğü günler yaşıyoruz.
Gün geçmiyor ki eğitim öğretim dünyamızda bir sorun masada gelip yerini almasın. Bir eğitim tartışması Türkiye’nin birinci gündemi haline dönüşmesin.
Cumhuriyet tarihinde 74 bakanla en fazla bakanlığın değiştiği Milli Eğitim ilk sırada yerini alıyor.
Bazen gelen bakan gideni aratıyor bazen de gelen bakan daha koltuğuna oturmadan ne zaman gidecek diye gün satıyoruz.
1980’li yıllardan beri öğrenci veya öğretmen olarak eğitimin içindeyim. 1930’lu yıllarından sonra eğitime hamasetin karışmasıyla her gelen Milli Eğitim Bakanı toplum mühendisliğine eğitimle başlıyor. Eğitim adeta toplum mühendisliğine soyunmanın ilk hamlesi. Yolunda gidene gitmeyene bakılmaksızın kahramanlık hırkasını giyen bakanlar, devlet adamları köklü değişimlerle (!) işe başlıyor. Her seferinde sonuç: “Dimyad’a pirince giderken evdeki bulgurdan olunuyor.”
Eğitim kısa süreli müdahaleler kabul etmeyen ağır ve derinlikli bir kurum. Kervanın yolda dizildiği bir işlevi var. Toplum mühendisliğine soyunanların eğitime el atarak işe başlaması hem soyunanı hem eğitimi hüsrana sürükledi sürüklüyor.
28 Şubat sürecinde eğitim hercümerç hale getirildiğinde içinden çıkılmaz halde halka dayatıldığında silahı şakağına dayayıp intihar teşebbüsüne kalkışan da Milli Eğitim Bakanı’ydı.
Müfredat değişikliği, atanacak öğretmenler, atanamayan öğretmenler ordusu, sınavların mahiyeti, seçim öncesi cumhurbaşkanımızın kaldırılacak dediği ancak seçim sonrası kaldırılmayan ve günlerdir gündemimizi işgal eden incir çekirdeğini doldurmayan “mülakat”, nitelik sorunu vb. sayfalarca eğitim sorunu.
Öğretmen atamaları başladığından günümüze hep gündem olageldi. Bir asrı geçkin çiçeği burnunda bir devlet, öğretmen atamalarına hakkaniyetli çözüm bulmakta zorlanıyor.
Mülakatı AK Parti iktidara geldiği........
© Karar
visit website