Mağduriyet edebiyatından mecburiyet edebiyatına...
Önce bir hatırlatma! İLEM’in “İslâmî Dergiler Projesi”ndeki dergilere bir göz atmak dahi İslâmcı söylemin 2000’lere kadar oldukça diri ve güçlü olduğunu görmeye yetecektir. Ama bugün fikir, sanat ve edebiyat alanında, yayınlarda, dergilerde o diri ve güçlü söylemi bulamıyoruz. Neden?
Birinci nedeni şu kanaatimce: AKP iktidarına kadar İslâmî kesimde söylemle fiili durum örtüşüyordu. Yani sözün, fikrî ve edebi metinlerin, toplumda bir nesnel karşılığı vardı. İslâmi kesimin fikir, sanat ve edebiyat çevresinde egemen söylem ‘mağduriyet dili’ idi. Bu dil, büyük bir kitleye dokunuyor ve harekete geçirebiliyordu. Örneklere bakın! Necip Fazıl’ın “Sakarya Türküsü”nde Sakarya, alın yazısı yokuşlarda susamak olan, köpükten gövdesine ‘kurşundan bir yük binmiş’, öksüz ve horlanan bir davayı sırtlanmış Müslüman Anadolu’yu simgeler. O, masum Anadolu’nun saf çocuğudur, Allah yolunun tek divanesidir… Yüz üstü çok sürünmüştür. “Öz........
© Karar
visit website