Eğitimde bildiğini okumak
Milli Eğitim Bakanlığı’nın hazırladığı yeni müfredatlar Talim ve Terbiye Kurulu tarafından onaylanmış. Verilen bilgiye göre bu konuda bakanlığa 67.284 görüş ulaşmış, görüşlerin tümü 16-22 Mayıs tarihleri arasında değerlendirilmiş. Bu sürede 62.284 görüşün sağlıklı bir biçimde incelenmesi bence mümkün değil. Dolayısıyla usulde birçok hata mevcut. Olması gereken, müfredatların daha hazırlık sürecinde kamuoyundan gizlenmeden uzmanlarınca etraflıca tartışılması, farklı görüşlere sahip bilim adamlarının da çalışmalara davet edilmesiydi… Olmadı!
Doğrusu müfredatlarla ilgili yazılanların çoğunu okudum. Eleştirilerin büyük bir bölümü, genelde derslerin bilimsel yönleri ve yöntemleriyle ilgili değil de gerici-ilerici, lâiklik-din, Atatürk vb. meselenin esasıyla ilgisi olmayan konulara odaklıydı. Bir grup, hâlâ insan hayatında ahlâk ve dinin, psikolojik, felsefi ve sosyolojik olarak önemli olduğunu kavrayamamış görünüyor. Oysa bu kesim, meselâ Oscar Wilde’ın “Dorian Gray’in Portresi”nde vicdan, Patrick Süskind’in “Koku”sunda” benlik, kimlik, Dostoyevski’nin “Yeraltından Notları”nda akıl-mantık ve irade, Max Frisch’in “Homo Faber”ında bilim ve teknolojinin hayatı programlamada aciz kaldığı insanlık hâlleri ve Tolstoy’un “Kreutzer Sonat”ındaki aşk, beden ve ruh gibi sorunlara kafa yorsaydı ya da Byung-Chul Han’ın “Zamanın Kokusu”, Enfokrasi Dijitalleşme ve Demokrasinin Krizi”, “Şeffaflık Toplumu”, “Palyatif Toplum”, “Psikopolitika” gibi kitaplarındaki modern çağa, teknolojiye, dijitalleşmeye, hıza, şeffalığa, mekanikleşmeye yönelik eleştirilerini okusaydı,........
© Karar
visit website