Şu meşruiyet meselesi
Ben bu “meşruiyet” meselesini Ak Parti’nin ilk senelerinde de yazmıştım. Hani kuruluş safhasında Erdoğan’ın ABD ziyaretleri olmuştu.
Niye gitmişti?
Yeni siyasi hareketin özellikle “dış politika perspektifini anlatmak”, bir, “içerdeki meşruiyet sıkıntısına dışardan çare bulmak”tı, iki.
Dış politika perspektifini anlatmak şunun için lâzımdı: Yeni siyasi hareket Refah Partisi içinden çıkmıştı. Orada Erbakan’ın liderliği söz konusu idi ve Erbakan da mesela “D-8” projesi ile bir “İslâm birliği” projesinin peşindeydi. Sadece AB projesine değil tüm Batı’ya karşıydı. Siyonizm’i insanlık için belâ olarak görüyor ve ilan ediyordu. Ortadoğu’da Amerikan politikalarını emperyalizmin uzantısı olarak değerlendiriyordu.
Yeni siyasi hareket mesela Erbakan’ın bu çizgisinin neresinde idi?
Ben, ABD gezilerinde Amerikalılara Erbakan’dan farklılık anlatıldı, diye yazdım o zaman. Ortadoğu’da Amerikan politikaları ile çatışmadan ilerlenebilirdi. Sonraları Büyük Ortadoğu Projesinin eş başkanlığı buralardan gelerek oluştu.
AB’ye taraftarlık açık bir “Milli Görüş farklılaşması” idi.
Peki o zaman “içerdeki meşruiyet sıkıntısı”na karşı “Dışardan meşruiyet desteği” alındı mı, alındı. Askeri müdahaleler, ABD desteği ile yapılmaz mıydı, o tür girişimler akim kaldı, mesela e-muhtıra, kapatma dâvâsı akim kaldı. “Laiklik karşıtı eylemlerin odağı olma” suçlaması kapatma için gerekçe oluşturamadı ama, hazine yardımının kesilmesi için gerekçe oluşturabildi. “Ak Parti ipten döndü” diye yazdım o zaman. Bunlarda dış dengelerin etkisinin olmadığını söylemek mümkün mü?
ABD Büyükelçisinin önce ifade edip sonradan te’vil etmeye çalıştığı “meşruiyet” meselesi, Amerikan tarafında genelde Türkiye siyasetine, özelde de Ak Parti’ye ve Erdoğan’a yönelik bir “Algı”yi ifade ediyor. Aynı algı ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio’nun........
© Karar
