Sinan Ateş ve ülkücü gençler
Söze “Bahçeli nihayet konuştu” diye başlayacağım ama, yine de beklenen konuşmayı yapmak yerine, o işte MHP’yi sıkıntıya sokan konum içinden konuştu.
O iş Sinan Ateş cinayeti. Başından beri sorun, MHP’nin Sinan Ateş’e sahip çıkmaması. Sessiz, sessiz, sessiz kalması, başlı başına bu bir sorun. Yani Ülkü Ocakları başkanı Ankara’nın göbeğinde öldürülecek ve MHP liderliği susacak. Bu eşyanın tabiatına aykırı.
Sorun, Sinan Ateş’in katlinde rol alanların da Ülkü Ocağı mensubu olması. Cinayetin bir yerinde bir MHP milletvekilinin iltisak içine girmesi…
Sorun, Sinan Ateş’in “İpini çekmişler…” denilen bir sürecin sonunda, adeta ipini çekenlerin görevlendirdiği tetikçiler tarafından gügegündüz katledilmesi…
Sorun, Ülkü Ocakları’nın da gözünü diktiği MHP liderliğinin Sinan Ateş’in ipini kimlerin çektiği konusunda en küçük bir hamle yapmaması…
Sorun “ip çekme” jargonunun örgüt içi infazlar için kullanılıyor, muhtemel ki Ülkücü Camia içinde biliniyor olması…
“Örgüt içi infaz” olayı daha önce Ülkücü Camia içinde gerçekleşti mi bilmiyorum. Oralarda “Davadan döneni vurun” türü bir söylem olduğu bilinir ama bunun fiili örneği var mı, en azından ben bilmiyorum.
Ama sol örgütler içinde ve PKK dünyasında örgüt içi infazlar olduğu bilinir.
Dostoyevski, Cinler romanında, Sovyet devrimi öncesi sol örgütlerde “örgüt içi infazlar” gerçekleştiğini anlatır. Ben bunu geçmişte, Pınar dergisinde “Erkel tipi” başlıklı bir yazımda anlatmıştım. Erkel, liderin her yaptığını, dün beraber mücadele ettikleri yol arkadaşlarının katledilmesi emri........
© Karar
visit website