Bir Mevlid Kandili muhasebesi
Alimler “veresetül enbiya – peygamberlerin varisleri” idi.
İmamlar Mescid’de namazda Peygamber’in makamına çıkmaktaydılar.
Tarikat şeyhleri “silsiletüzzeheb – Altın silsile”nin ilk halkasında “O’nunla buluşmuş olmakta”ydı. Yani nihai planda “O’ndan el almış olmakta”ydı.
Öğretmenler, bir anlamda O’nun insanlığı eğitme misyonunun takipçileriydi.
Anne – babalar, evlad sahibi olmakla bir “Allah emaneti”ni avuçlarında bulmuş olmaktaydı.
….
Denir ki heykeltıraş, taşın içindeki insanı bilir. Murcu ile taşı yontarken gözlerine, kaşlarına, burnuna, ağzına, eline, ayağına geldiğinde ona göre ince işçilik yapar. Sonunda “Eser” ortaya çıkar.
Peygamberlerin görevlendirildiği toplumlar, hani nerede ise ham taş haline gelmiş toplumlardır. İnce işçilik yaparlar, toplumu yontarlar ve Hilkatin – Yaratılışın onda bulmak istediği “insan kıvamı”na getirirler.
Kur’an o “insan kıvamı”nı “Ahsen-i takvim – en güzel kıvam” olarak niteliyor. Kur’an bu ifadeyle aslında insanın özünde de “En güzel kıvam”ın saklı olduğuna işaret etmiş oluyor. Hayat akışı içinde insan çamura batıyor.
İnsan çamura batıyor elhasıl ve devreye insana yenden önderlki yapacak olan “Allah elçileri” giriyor.
Kur’an’da “Peygamber’in misyonu”nu ifade eden müteaddit ayetler var. Bakara 151, Al-i İmran 164,Cuma 2, ayetleri gibi…
Bu ayetlerde Peygamberlerin insanlara “Allah’ın ayetlerini okuduklarını, insanları temizleyip arındırdıklarını, insanlara Kitabı ve Hikmeti öğrettikleri” belirtiliyor.
Bu çerçeve, Yaratıcı’nın insanda, yani etten ve kemikten ibaret gibi görünen bu varlıkta,........
© Karar
visit website