Durun bakalım.. Durun bir dakika.. Ayşe Böhürler’in eleştiri hakkı var mı?
Saf ve temiz Anadolu delikanlısının kafasındaki sorulara bakın:
Acaba Amerikan medyası hükümetin politikasının etkisi altında kalıyor muydu? Hatta bazı konularda ondan “Buna gir, şuna girme” türünden bir sinyal bekliyor muydu? Örneğin sürekli havadan bombalanan gariban Vietnam konusunda sessiz kalmalarını nasıl açıklamalıydık?
Danışmanım bu sorunun bir Yüksek Lisans tezine sığmayacak kadar büyük olduğunu söyledi. Ben gene de bir yolunu bulup soruyu bir ucundan kurcaladım ve savımı destekleyen şeyler buldum. Daha sonraki yıllarda Washington’da gazetecilik yaptığım dönemde de (1980-83) gözlerimle gördüm. Foggy Bottom (Dışişleri Bakanlığı) bir kısım Amerikan basınını çeşitli yöntemlerle yönlendiriyordu.
Bazı tabu konular vardı ve tahmin edeceğiniz gibi, Vietnam politikası ve İsrail’e yapılan yardım bunlar arasındaydı. Ancak, zaman zaman yürekli gazeteciler bu tabuları yıkıyor, dokunmayın denilen konulara dokunuyor, örneğin My Lai kıyımı gibi skandalları göz önüne seriyorlardı. Bu seferki gözü kara gazetecinin adı Seymour Hersch idi. 105 Vietnamlı köylünün Amerikan askerlerince nasıl öldürüldüğünü anlatmıştı.
Çünkü o dönemde Amerikan basınında gazetecinin misyonunun “doğruları dosdoğru söylemek”, yani parrhesia olduğuna inanan güçlü bir meslek damarı vardı. Bu gerçek gazeteciler, meslektaşlarının çoğu Foggy Bottom’dan işaret ve ödül beklerken bir bedel ödemeyi de göze alıp gerçekleri yazıyor ya da gösteriyorlardı.
Gazetecilik, yapılış........
© İz Gazete
visit website