menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Dostluk ve Yolun Buluştuğu Rotalar 1

19 0
04.09.2025

Seyahat etmek, insanın yaşamına bambaşka güzellikler katmanın en etkileyici yollarından biridir. Aslında seyahat etmek, sadece yeni yerler görmek değil; ruhun derinliklerinde bir yolculuğa çıkmaktır. Her adımda yeni bir pencere açılır hayatınızda, farklı renkler, sesler ve kokularla zenginleşir dünyanız. Yol boyunca kendi sınırlarını keşfeder insan, kalbini genişletir, bilmediği kültürlerin içerisinde kendini yeniden bulur. Gidilen her yerde tadılan yeni lezzetler, el emeğiyle işlenmiş ürünler, sıcak insan selamları kalplerde unutulmaz izler bırakır.

Seyahat etmek; sadece haritalarda işaretlenen yerleri görmek değil, o yerlerin sunduğu dokulara, kokulara, seslere ve renklerin her tonuna şahit olmaktır. İşte bu yüzden, seyahat insanın dünyaya bakışını derinleştirir, ufkunu genişletir ve yaşamın her anını daha bilinçli, tutkulu ve anlam dolu kucaklama isteğini güçlendirir. Bu nedenle seyahat etmek, yeniliğe açık kalmanın ve büyümenin en güzel yollarından biridir.

Tüm bunlardan hareketle bu yazının konusu olan yol hikâyemiz Aksaray’ın kadim topraklarından başlayıp, Mersin’in deniz kıyılarına uzanıyor; oradan Adana’nın bereketli ovalarına, ardından Hatay’ın çok sesli kültürüne doğru devam ediyor. Gaziantep’in tarih kokan sokaklarında soluklanırken en sonunda Şanlıurfa’nın manevi atmosferinde buluyor kendini bu yolculuk. Gezimizin rotası, bu kadim şehirlerin renkli dokusunda hayat buluyor. Ve böylece, her biri ayrı bir hikâye taşıyan bu şehirler, bizim bu yol hikâyemizin de bir parçası oluyor.

Aksaray’da başlayan yolculuğumuzda Hasan Dağı’na misafir oluyoruz öncelikle. Gökyüzüne uzanan bu heybetli dağ volkanik yapısıyla yaradılışın muazzamlığını simgeliyor adeta. Yamaçlarında açan renk renk çiçekler, kuşların neşeyle şarkı söylediği vadiler, yüzyılların derinliğini taşıyan kaya formasyonlarıyla Hasan Dağı hem tabiatın zamansız bir şiiri hem de Anadolu’nun kültürünü ve yaşamını yansıtan canlı bir anlatı gibi duruyor karşımızda. Her adımda rüzgârın taşıdığı eski hikayeler, insanı geçmişle bugünün ince çizgisinde düşünmeye davet ederken buranın sadece bir dağ değil, hayatın ağır ve sabırlı akışının sessiz tanığı olduğunu gözlemliyoruz.

Bir sonraki durağımız olan Mersin’e doğru yola çıktığımızda Toros sıra dağlarının kıyıya paralel olarak uzanması nedeniyle ulaşımın tünellerden........

© İnsaniyet