menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Huzursuz Bir Adam: Cemil Meriç

20 23
08.08.2025

Merhum Cemil Meriç her aklıma geldiğinde Malcolm X’in hayatını özetlemek için kullanılan “onun hayatı bir maratondu koşarken öldü’’ ibaresi kafamda canlanır. Çünkü ancak onu doğru anlatan cümlenin bu olduğuna inanırım. Hızlı yaşayıp ömrünün söyleyeceği “şeylere’’ yetinemeyeceği korkusu ile edebiyat, sanat, sosyoloji, felsefe ve kültürü ilgilendiren her konuda söz söyleyen bir adam. Bir kitap kurdu. Ama huzursuz.

İmparatorluğun dağılma aşamasında Balkanlardan gelip Hatay’a yerleşen göçmen bir ailenin çocuğu. Dört yaşına kadar annesinin sütü ile ondan sonra kitaplar ile doygunluğa ulaşan, Hatay’ın renkliliğinin içinde kimi zaman farklılığın hazzını yaşayan kimi zaman dışlanan bir göçmen çocuk. Fransız işgali altında bir Hatay şehri. İyi bir Fransızca eğitim. Arap alfabesi ve Osmanlıca.

Farklı bir kültürün içerisinde yetişince aşırı düzeyde bir Türk Milliyetçiliğine sarılan Meriç, belki de sokakta yaşayan insan tavırlarından zamanla dinle arasına mesafe koyuyor. Bu arada Burcher’in Madde ve Kuvvetini okuyarak materyalizme doğru yelken açıyor. Rıza Tevfik okumaları bu yeni akışını daha da perçinliyor. Derin sosyalizm okumalarının ardında “Buchner’in madde ve kuvveti insanı insanlığından uzaklaştırıyor ve onu bir yere bağlamıyor. İnsandaki heyecan ve kaynaklarını kurutuyor” diyordu.

Meriç, Hatay’ın anavatana katılmasından sonra İstanbul’a yerleşir. Bu sefer taşralılık muamelesi ile karşılaşır. Kısa bir Elazığ’a öğretmenlik macerasından sonra yeniden İstanbul’a yerleşir ve kitabı hayatının eksenine alır.

Kitapların arasında batının büyülü dünyasını ararken kendini Himalayalar’da bulur. Hint’in mistisizmini ve edebiyatını keşfeder. Hayatın sadece batı olmadığını yüksek sesle haykırır. Mukaddimenin sayfalarının arasında “Umran”ı keşfeder. Zira zorla dile yerleştirilen uygarlık kelimesinin........

© İnsaniyet