menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Sanatçılar, peygamberler, azizler, filozoflar… Yok olmanın var ettiği fermente hayatlar

10 0
10.12.2023

Mayalanma, tam anlamıyla kendisinde var olan fiziksel çözülme olsa da çürümenin başka bir evrede fermente olduğu bir dönüşüm.

Bu dönüşüm, biyolojik olarak fermente ya da mayalanma olarak görülse de yaşamdaki karşılığı tam bir ironi aslında…

Yok olmanın var ettiği bir süreç.

Çürüme olmadan yenilenmenin olmayacağı, sona gelmeden yeniden başlayamayacağımız bir parodi!..

Düşünce de böyle değil midir aslında?

Yaşamın kendisine uyarlanışı gibi, gözlere, kalbe, sonra da zihne…

Düşünen insan, aslında derin deryalarda mayalanan bir suret.

Süte karıştırılan bir damla maya, onu nasıl yoğurda dönüştürüyorsa, düşünen insan da karmaşadan sıyrılıp başka bir oluşum, başka bir durum meydana getirebilir.

İnsanın öz ile dinginliğini, dinginlik ile kendine bakabilmeyi ve gerçek hayatta fermente edilmiş bir hayatta başkalaşıp yeniden başlayabileceği bir gerçek.

Dünyevi karmaşalardan uzaklaşan insan, içsel dünyasına yoğunlaşmak için inziva veya mayalanmaya ihtiyaç duyabilir.

Fermente edilmiş bir maddenin oksijensiz solunum yapmasıyla ortaya çıkan enerji gibi, insanın kendine yükselmesi, dışsal olgulardan çok, iç dünyasına doğru bir yolda ilerlemesi, bir yolculuğa çıkma serüveniyle eşdeğer…

Peygamberler, azizler, keşişler, filozoflar sanatçılar ve düşünen her insan, dış dünyadan kendisini soyutladığında, fermente bir düşünce sisteminin içinde bulur kendisini.

Bu kişilerin dini, mistik ve ruhani algılayış biçimlerinde, bireyin kendi içine yönelme anlayışı hâkim.

Onlar, insanın kendi hakkındaki düşüncelerini bilmeyi temel bir ölçüt olarak gördüler.

İnsan, kendi özünü ve özetini ararken içsel bir dönüşüm ve olgunlaşma süreci yaşar.

Bu durumu bir mayalanma ve pişme sürecine benzetebiliriz.

Mevlana'dan Van Gogh'a, Paul Gauguin'dan Sultan Süleyman'a kadar içinde bulundukları buhranı, dünyevi zevkleri, kendisine bakabilmeyi bu yolla başarabilmişlerdir.

Giambattista Vico, bu durumu, şu sözlerle daha anlaşılır kılar:

İnsanın kafası gövdesine gömülü olduğu için gözleri ilk önce kendisini değil, dış dünyayı........

© Independent Türkçe


Get it on Google Play