menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Farklı köy enstitüsü kitapları

16 0
03.12.2023

Sanırım İleri okurlarına Köy Enstitülerini (KE) anlatmaya gerek yok; Cumhuriyetin en önemli atılımlarından birini, değil bilmemek, ayrıntılarına bile egemen olmadıklarını düşünmek akıl dışı olur. Şöyle bir geçmişe bakıyorum da benim bile KE konulu altı tane kitap yazım olmuş. Üstelik bunlar başlığında KE sözü geçenler, başlıkta olmayıp da yazı içerisinde bahsettiklerimi saymıyorum zaten. Ayrıca çok sayıda KE kitabı var ve yayınlanmaya da devam ediyor. Ancak dikkatimi çeken, bu kitapların birbirlerine çok benzemeleri. Zaten kitapların çoğunu ya KE öğrencilerinin anıları (veya bunların derlemeleri) ya da yeni, özel bir veri veya yorum olmaksızın, okunan kitaplardan yapılan derlemeler oluşturuyor. Demek istediğim okunan kitap sayısının artması kişiyi KE konusunda daha bilgili hale getirmiyor. Şöyle söyleyeyim, kitaplığımdaki KE kitaplarının sayısı üç haneli rakamlara yaklaşıyor ama ilk altı, yedi kitaptan sonra bende bir değişiklik yok.

Dündar Aydoğdu’nun Bir Köy Enstitülü Yazıyor isimli anı kitabını, eğer daha önce KE konusunda bir, iki kitap, hele bir de anı kitabı okuduysanız pek okumanız gerekmez. Ancak, dediğim gibi, eğer bu konuda bir okumanız olmadıysa hem ilginç hem de öğretici olacaktır. Aydoğdu, ilkokul öğretmeni de KE’lü olan, kendisi de KE’de okumuş bir öğretmen. Yani öncesi ve sonrasıyla bir KE’lüyü anlatıyor.

Kitapta KE konusunda yeni bir şey olmasa bile Bursa Eğitim Enstitüsü öğrencilerinin Demokrat Parti’yi protesto için sokağa çıkmaları ve polisin müdahalesi, 1969 Büyük Öğretmen Boykotunun periferdeki görünümü gibi ayrıntılar var. Bu konulara ilgi duyanlar için yararlı olabilir.

KÜNYE: Bir Köy Enstitülü Yazıyor. Dündar Aydoğdu. Yeni Kuşak Köy Enstitülüler Derneği Yay., 2023. Dağıtımında sıkıntı var, meraklısı ile paylaşabilirim.

Anı deyince KE müdürlerinin anılarını ayrı tutmak gerekiyor. Kurucu müdürler hem KE öncesi okulların durumunu ve çalışmaları bildiklerinden, daha doğrusu bizzat içinde olduklarından ve KE kuramına katkıda bulunduklarından, ayrıca öğrencilerin bilmediği sorunları da yaşadıklarından, anıları bence öğrencilerinkinden daha önemli. Edip Balkır’ın 1940-1946 yılları arası yedi yıl müdürlük yaptığı Arifiye Köy Enstitüsü’nü anlattığı kitabı bu konuda iyi bir örnek olabilir. Eğitmen kurslarından beri Tonguç’la çalışan Balkır’ın anılarında bürokrasiyle mücadeleyi, 4274 sayılı Köy Okulları ve Enstitüleri Teşkilatı Yasasının nasıl önlerini açtığını, KE düşüncesinin nasıl geliştiğini (ki bu nokta özgün olmadığı sözlerine iyi bir yanıttır bence) ayrıntılarıyla görebiliyoruz.

Müdürler KE yapılanmasının alandaki en önemli kişileriydi. Diyebilirim ki, eğer Tonguç KE düşüncesini yaşama geçirebildiyse, bunda müdürleri seçmedeki başarısının yadsınamaz bir yeri vardır. Bu kişiler gerçekten olağanüstü işler yapmışlardı. Elbette Tonguç hepsini önceden tanıyordu ve zaten direngenlik, yaratıcılık gibi pek çok özelliklerinin farkındaydı. Bildiğim kadarıyla da yirmi bir müdürden on dokuzunda yanılmamış ve seçimleri amaca uygun olmuştu. Bu müdürler sadece uygulayıcı da değillerdi, kuramsal olarak KE düşüncesine katkıları da göz ardı edilmemelidir.

KÜNYE: Arifiye Köy Enstitüsü.S. Edip Balkır. Hür Yay., 1974. Sahaflarda 135-275 TL arası.

Neyse, kitaplara geri dönersem, İsmail Tezgel’in Aydınlanmanın Yarım Kalan Işığı Köy Enstitüleri isimli kitabının daha başında, numara bile verilmemiş sayfalarda “bu kitap diğerlerinden biraz farklı” dese de ben bu farklılığı bir türlü göremedim. Yanlış anlaşılmasın, güzel yazılmış bir kitap ve ilk okuduğum KE kitabı olsaydı, eminim çok yararlanırdım ama bunca kitaptan sonra ilginç olmadı. Eğer özgün bir düşünce ya da veri sunamıyorsa, bir tür tekrar olacaksa kitap yazma motivasyonun ne olduğunu anlayamıyorum. Elbette bu düşüncem KE kitapları ile de sınırlı değil.

Kitapta “Köy Enstitüleri Kapatılmasaydı Neler Olmazdı?” diye bir bölüm var. Şöyle diyor Tezgel burada: “Yoksulluk, hırsızlık, gasp olmazdı…Çocuk gelinler olmazdı…Boşa akan, kullanılmayan, değerlendirilmeyen su kalmazdı. Dışarıdan sanayi ürünü almazdık. Dışarıdan tarım ürünü almazdık. İhracatımız........

© İleri Haber


Get it on Google Play