menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

‘Gracias, gracias a la vida’

10 0
26.12.2023

Akıp giden zamanın geçişini izlemek insana göre değil. Tüm evren ya da evrenler, doğuyor, sonra ölüyor. Yıldızların ışığı milyonlarca yıl uzaktan geliyor. Zaman demek ki bizim dışımızdaki bir gerçekliktir, onu biz uydurmadık. Ama belki de onun farkına varmak gibi bir şanssızlığımız var. Zamanın yürüyen bandında onunla birlikte koşmak, düşmek istemiyorsak onun hızına ayak uydurmak zorundayız.

***

Hayatın anlamı akıp giden zaman içinde var olmayı becerebilmek olabilir. Kültür insanları, bu durumu kendi var olma biçimlerinden yola çıkarak “hayata anlam katmak” diye anlatırlar. Doğayı anlamak felsefeyse, değiştirmek insanın kaçınamadığı günahıdır. Yaşadığımız coğrafyada, ama tüm canlılarla ortaklaştığımız gökyüzünün altında, doğayla, uzamla, uzayla ilişkimiz, bizim için önceden çizili olmayan bir kader; sevinç, hüzün ve keder kaynağıdır. Onu yaşarız, yazarız, anlatırız.

***

Zaman içinde var oluşumuzu etkileyen kültürü, siyaseti, hemen her şeyi kapsayan doğa insan ilişkisi anlamlı olsun istiyorsak önceliğimiz, ot gibi değil, acaba otlara haksızlık mı ediyorum, insan gibi yaşamak olmalı. Ama kültürsüzleşme, sokaktaki yurttaşların, kendini eğitmiş ya da eğitilmiş sayanların yüzünden okunuyor, sözcüklerinden sızıyor. “Kitap okur musunuz?” diye soruyor sokak röportajcısı, “okuyamıyorum, vakit yok ki” diyor şık hanımefendi gururla.

***

Bir başkası medresenin yetiştirdiği alimlerden söz ediyor, “geç kalıyoruz geç” diye yakınıyor; başındaki sarıkla son moda dizilerden fırlamış gibidir. Tarih denilen, hırçın savaşlarla dolu ilerlemeden haberi yok. İçinden çıkamadığı eski zamanlara dönmek istiyor, örneklerle aradaki boşluğu hiç değişmeden dolduracağını sanıyor. Solcu biliyorsa sizi, Ömer Hayyam’dan, sağda bir cahili eğitmekse maksadı, İmam Gazali’den söz açıyor

Durum ümitsizdir, çemberi kapatıyoruz. Çare yok kaçamayacağız, hemen Said-i Nursi’ye atlayacak çünkü, Meclis kürsüsünden bağırıyor, “anlayın artık diyor, geçti sizin devriniz, uyanın.” Uyanamıyoruz biz. Şerif Mardin’le birlikte üstümüze yürüyecek bu arada. Daha yakınlara gelmek istiyor aslında. İstiyor ama nasıl gelsin; İsmet Özel güven vermiyor, Cemil Meriç zorluyor, Tanpınar’ı kullanıp kullanmamakta kararsız, ne yapsın. Öfkeleniyor, sıkıştığı zaman hep baktığı yere yukarıya bakıyor, yukarıya, daha yukarıya…

***

Tamam çemberi kapatıyoruz. Yazık çok yazık, cehalet, kültürsüzleşme bir “dandy” olarak kapıyı çaldı işte. Misafir odasına girmiş bile olabilir. Şiiri garip şeyler söylemek olarak anlayan iyi niyetli genç şairler dergi dergi dolaşıyorlar. Bir başkası mutfakta soğanlı ya da soğansız menemen pişiriyor;........

© İleri Haber


Get it on Google Play