Osmanlının Avrupa’dan Çekilişinin ve Toprak Kaybının Son Noktası: HAYMANA
Değerli okurlar, Osmanlı Devleti Avrupa’dan kendi isteğiyle çekilmedi. Avrupa devletlerinin gücü karşısında tutunamayarak gerilemeye ve sürekli toprak yitirmeye başladı. Bu gerileme ve toprak yitirme 13 Eylül 1683 2. Viyana Bozgunu ile başladı ve 13 Eylül 1921’e kadar tam 238 yıl sürdü. Çekilişin son noktası, son kalesi HAYMANA oldu.
Osmanlı Devleti, Avrupa’daki bilim, teknik ve güzel sanatlardaki gelişmelere ayak uyduramadı. Aklı, bilimi, fenni göz ardı etti. Bu nedenle gerileyip toprak yitirmekle kalmadı, çok büyük yıkımlara da uğradı.
Kanuni Sultan Süleyman, Avrupa’ya egemen olmak için 1529’da Viyana’yı kuşattı ise de alamadı, bu başarısızlık Devletin Avrupa’daki genişlemesinin sonu oldu.
Padişah IV. Mehmet’in Vezir-i Azamı (Büyük Veziri) Merzifonlu Kara Mustafa Paşa, Kanuni’yi geçmek ve büyük şöhret kazanmak için 1683’te Viyana’yı ikinci kez kuşattı, 2. Viyana Kuşatması ile Osmanlı Devleti ve Kutsal İttifak Devletleri olan Avusturya-Lehistan-Venedik ve Rusya ile 15 yıl sürecek bir savaş başlamış oldu. 2. Viyana Kuşatması’nda, Osmanlı ordusu bozguna uğradı ve 13 Eylül 1683’te geri çekilmek zorunda kaldı.
Osmanlı Devleti, 11 Eylül 1697’de Padişah II. Mustafa komutasında Zanta’da Avusturya ile giriştiği savaşta çok büyük hezimete uğradı: 20 bin askerini savaşta, 10 bin askerini nehirde boğularak yitirdi. Padişah hazinesi (40 bin altın), ordu hazinesi (3 milyondan fazla altın), Büyük Vezirde bulunan devlet mührü düşman eline geçti.
Ayrıca 90 adet top, 26 bin gülle, 500’den çok bomba, 9 bin araba, 60 bin deve, 15 bin öküz, 7 bin at; padişah ailesine ait 18 koşulu araba, Sultan’a ait 10 kadın da düşman eline geçmiştir.
Daha da beteri şudur ki devletin üst kademelerinde görevli olan Büyük Vezir Elmas Mehmet Paşa, Temeşvar Muhafızı Koca Cafer Paşa, Anadolu Beylerbeyi Mısırlıoğlu İbrahim Paşa, Yeniçeri Ağası Baltaoğlu Vezir Mahmut Paşa, Rumeli Beylerbeyi Küçük Cafer Paşa, Diyarbakır Valisi Kavukçu İbrahim Paşa, Adana Valisi Vezir Fazıl Paşa, birçok sancak beyi, ocak ağaları, alaybeyleri bu savaşta şehit oldu.
Zanta Bozgunu sonunda Osmanlı Devleti barış istemek zorunda kaldı. 26 Ocak 1699’de Karlofça Antlaşması’nı imzaladı. Buna göre Osmanlı Devleti’nin Avrupa’daki egemenliği ve itibarı sona erdi ve büyük toprak kaybına uğradı. Zanta Bozgunu’ndan sonra Osmanlı Devleti toparlanamadı.
Yenilgiler durmadı. Osmanlı Devleti, padişah III. Ahmet zamanında Avusturya ve Venedik ile Varadin’de giriştiği savaşı da yitirdi ve 21 Temmuz 1718’de Pasarofça Antlaşması’nı imzalamak zorunda kaldı. Bu antlaşma ile Balkanlara çekildi, Balkanların ötesinde toprağı kalmadı.
1877-1878’de Osmanlı-Rus Savaşı başladı. Osmanlı-Rus Savaşı hem batıda hem doğuda olmak üzere iki cephede yapıldı. Batı Cephesi’nde Osmanlı Ordusu Niğbolu’da yenildi. 7000 esir, 113 top, 10 bin tüfek Ruslara bırakıldı.
Plevne’de ise Ruslar saldırılarla kaleyi ele geçiremeyeceğini anladı ve kaleyi kuşattı. Kuşatma uzun sürdü, yeterli yardım ve destek gelmedi Paşa, kuşatmayı yarma girişiminde bulundu, atı vurularak öldürüldü, Osman Paşa teslim olmak zorunda kaldı. Rus güçleri 20 Ocak 1878’de Edirne’ye girdi ve ilerleyerek Yeşilköy’e kadar geldi. 3 Mart 1878’de Yeşilköy (Ayastafanos) Antlaşması imzalandı. Bu antlaşma ile Osmanlı Devleti Balkanlardaki topraklarının büyük bölümünü yitirdi. Rusların toprak kazanımlarını sınırlandırmak için Berlin’de bir konferans düzenlendi.
Doğu Cephesi’nde Ruslar üç koldan ilerledi; Ardahan, Kars, Doğu Beyazıt Rus eline geçti. İstanbul Sarayı, savaşı uzaktan seyretti. Ruslar Erzurum kapısına kadar geldi, Aziziye Tabyası’nı ele geçirdi. Şehir düşmek üzereydi Nene Hatun, önderliğindeki halk orduya destek çıktı ve Rusları şehre sokmadı.
2. Abdülhamit Dönemi’nde 4 Haziran 1878’de Kıbrıs İngilizlere bırakıldı. Fransa, 4 Nisan 1881’de Tunus’a yerleşti. 15 Temmuz 1881’de İngilizler Mısır’a girdi.
Osmanlı Devleti, bu dönem içinde ekonomik yönden de çökmüştü. 1876’da Ramazan kararnamesi ile iflas ilan edildi, 1879 ve 1881’de Muharrem Kararnameleri ile devletin gelirlerine yabancılar el koydu.
İtalya, 1911’de Osmanlı toprağı olan Libya’ya (Trablusgarp) saldırdı. Binbaşı Mustafa Kemal, Binbaşı Enver Beyler ve bazı subaylar gönüllü olarak halkı örgütlemek için Trablusgarp’a gittiler. Enver Bey, Arap dünyasında büyük ün yapmıştı. Bu nedenle daha sonraları İslam Birliği düşüncesiyle hareket etti. Mustafa Kemal ise “HALKIN SÖZÜ, HAKKIN SÖZÜDÜR” ilkesinin gücünü anlamış ve benimsemiş, ona göre davranmıştır.
8 Ekim 1912’de, Balkan Devletleri, Osmanlı Devleti’ne savaş açtılar. Bulgarlar, 17 Kasım 1912’de Çatalca’ya saldırdı. Bunun üzerine Osmanlı Genel Kurmayı, Binbaşı Mustafa Kemal’i, Akdeniz Boğazı Savunma Şubesi Müdürlüğüne getirdi. Mustafa Kemal, Truva Savaşlarında Akhalar’ın karaya çıktıkları alanları inceleyip gerekli önlemleri almıştır.
Osmanlı Genelkurmayı, Balkan devletlerince çıkarılacak savaş tehlikesi belirdiği halde önlem........
© Hürses
visit website