Ankara'nın Yolları Yine Karıştı Parti Koridorları
Diyor ya şarkı:
“Bu ne yaman çelişki anne
Kurtlar sofrasına düştüm”
Tam da siyasetin kurtlar sofrasına düştük. Şairin dediği gibi;
“Yaprak döker bir yanımız
Bir yanımız bahar bahçe”
Seçimden bu yana başımın etini yiyenler, yazanlar, çizenler var. Ramazan demeden bayram demeden büroyu mesken tutanların bir bölümünü; eski Akıncılar, Milli Görüşçüler, kerhen Ak Partisi ama kökten Erdoğancılar oluşturuyor. Ağızlarında hep aynı sorular:
-Ne yapacağız şimdi ?
-Ak Parti ne olacak ?
-Recep Tayyip Erdoğan ne yapacak ?
Diğerler misafirler ise eski ülkücüler… MHP’de, BBP’de siyaset yapanlar. Şimdilik İyi Parti’de konuşlananlar. Bir de Saadet Partili ve Yeniden Refahçılar...Bu isimlerde kendi içlerinde ikiye ayrılıyor?
Ekrem İmamoğlu’cular
Mansur Yavaş’çılar…
Akıllarında 2023 seçimleri…
Erdoğan cephesinden başlayalım:
OKÇULAR TEPESİ’Nİ NİYE BOŞALTTILAR REİS ?
Bayramlaşmaya gittiğim zatın huzurunda konu gitti, Recep Tayyip Erdoğan ve 31 Mart seçimlerine geldi… Bir veliye adanmış ömrün sahibi o zat... Dokuz yaşında Sivas’ın ulu çınarının hizmetine memur olmuş.
CHP’nin tek parti zulmü döneminde ihvanı derleyip toparlamakta çok sıkıntı çektiği ve tek başına garip kaldığı için kendisini “garîbullah” diye niteleyen sonra da bu ismi karîbullah” (Allah’a yakın) olarak değiştiren Allah dostu; Sivas’ın manevi ulularından İhramızade namı ile meşhur İsmail Hakkı Toprak Efendi...O Allah dostunun hizmetkarı İsmail Kılıçaslan Hocefendi ile konuştum. Elini öptüm duasını aldım.
“Canım sultanım” diye söze başladı mı, bir de nazar eyledi mi röntgen filmi gibi baştan aşağı etkiledi yine beni. “Sultanı Hadim- ul Müslimin” diye nitelendirdiği Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile ilgili gündelik siyasi tartışmalardan uzak o’na yüklenen manevi tasarrufu “seçilmişlik”i vazifesini anlattı.
Bayburt’lu Yüksek Mühendis Mehmet Arslan Hocamızın da daha önce bahsettiği, merhum Emin Acar Hoca Efendi’den 15 Temmuz’da “Mele-i Ala” müdafaasından naklettiği “seçilmişlik” vazifesine layık görüldüğünü söyleyince taşlar yerine oturdu.
Meşrebi ayrı ancak tasarrufları aynı iki ayrı Allah dostundan yorumları dinledim. Anladım ki bu zatlar Recep Tayyip Erdoğan ile Ak Parti’yi neredeyse kalın çizgiler ile birbirinden ayırıyor, Bu istikamette de yorum yapıyorlardı.
Elbette ki konu Uhud Savaşı’ndaki Okçular Tepesi meselesine geldi.
Ne diyordu Erdoğan:
“Bu kutlu çatının altında Rabb'imizin 'öldürmekten beterdir' buyurduğu fitne ateşinin yakılmasına kesinlikle rıza göstermeyeceğiz. Okçular Tepesi'ni boş bırakmayacak, sorumluluğumuzun ve taşıdığımız ağır yükün bilinciyle mücadelemizi sürdüreceğiz. Bizim için esas olan Allah'ın rızasıdır, milletin rızası ve hayır duasıdır. Bizim için esas olan milletimizin ne dediği, bizden neyi beklediğidir. Aziz milletimizin bize yaptığı her dua, şahsım ve dava arkadaşlarım için son nefesimize kadar gururla taşıyacağımız birer şeref beratıdır."
Yani “Okçular Tepesi boş değil" diyordu.
Hal böyle iken Adalet ve Kalkınma Partisi (AK Parti) Merkez Karar Yönetim Kurulu (MKYK) üyesi Prof. Dr. Ali Karakaş seçim sonuçlarını Uhud Savaşı’na bağladı. Tarihi yanılgı ve nasipsizliği ile Hz. Muhammed S.A.V) efendimizin ordusunun Uhud’da yenildiğini söyledi:
“AK Parti, AK Parti camiası ve AK Parti'ye gönül veren insanlar açısından ben bu seçimi şuna benzetiyorum; hatırlarsınız Müslümanlar Bedir Savaşı'nda büyük bir zafer kazanmışlardı ama akabinde bir de Uhud Savaşı yapıldı. Uhud savaşında müslümanlar ciddi bir kayıp yaşadılar, yani yenildiler ama bu yenilgi onlara daha büyük bir güç verdi. Şunu söylemek istiyorum; 22 yılda kazanılan 17 tane seçim bizim için........© Hürses
visit website