Sivil toplum kuruluşlarının hesap verebilirliği üzerine
Türkiye İç Denetim Enstitüsü Kurucu Başkanı
Bu haftaki köşe yazımda, sivil toplum kuruluşlarının paydaşlarına, topluma olan sorumluluklarının yerine getirilmesinde hesap verebilirliğin rolü üzerine görüşlerimi paylaşıyorum.
Sivil toplum kuruluşlarında kurumsal yönetimin önemi
STK’ları, toplumdan sağladığı kaynaklardan yarattığı katma değeri, amacı için topluma geri veren, sosyal fayda sağlayan kurumlardır. STK’ların kurumsallaşmasında yönetim organlarının niteliği önemlidir. STK’da yönetim organları zamanını, bilgi ve deneyim birikimlerini, becerilerini özverili ve gönüllü adanmışlıkla paylaşacak, değer yaratacak kişilerden oluşmalıdır. STK’lara liderlik edecek olanlar, kişisel çıkar gözetmeksizin, karşılıksız hizmet vermeyi ilke edinmiş, katkılarını “aklının zekâtını vermek” olarak düşünenler olmalıdır. Bu kurumlarda; kurumsal devamlılığın güvencesi olan şeffaf ve hesap verilebilir kurumsal yapı, hukukun ve kurum amaçlarının gereklerinin yerine getirilmesine azami dikkat ve özen gösteren, kuraldışı eylemlere bilerek ve isteyerek taraf olmayan bir yönetim anlayışı bulunmalıdır. Bu anlayış, STK’ları ve gönüllüleri için itibarın sigortası olacaktır.
Sivil toplum kuruluşları kurumsal yönetim ilkeleri’ne neden uyum göstermeli?
“Bağış yapmak çok zor bir karar. Ömür boyunca emeğinizle kazandığınız veya ailenizden kalan varlığı hiçbir beklenti olmadan devrediyorsunuz. Bu ayrı bir düşünce şekli ve hissi bir olay. O noktaya gelen biri, karşısındaki kuruma güveni yoksa bağış yapmıyor. Ama karşısında istediği zaman hesaplarını görebildiği, parasının nereye harcandığını takip edebildiği bir kurum görürse ve bu bilgilerin doğru olduğuna eminse gönül rahatlığıyla destek oluyor.”
Kar amacı gütmeyen, gelirlerinin büyük çoğunluğu topladığı bağışlardan oluşan bir STK’nın Yönetim Kurulu Başkanı, bu çalışmaları........
© Hürses
visit website