menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

İran devrim sürecinin çöküşü ve Reisi’nin ölümü

72 1
21.05.2024

İran Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi'yi taşıyan helikopter, Azerbaycan sınırında Azerbaycan ile birlikte yapılan Kız Kalesi baraj açılışından Tebriz kentine dönerken 19 Mayıs Pazar sabahı düştü. Zengezur Koridoru’nun hemen güneyindeki Verzigan bölgesinin dağlık alanında gerçekleşen olayın yerini bulmak saatler aldı. Binlerce arama kurtarma ekibi 15 saat soğuk, yağmur ve sisle mücadele etti ama enkaza ulaşamadı. Ancak helikopterin düştüğü yer Türkiye’den istenen Akıncı TİHA sayesinde 2 saat 21 dakika içinde Pazartesi sabahı saat 02.36’da tespit edildi. Helikopter yere çakılmış Reisi ve beraberinde bulunan Dışişleri Bakanı Abdullahiyan, diğer ekip elemanları ölmüştü.

Bu vakıa ilk andan itibaren kaza veya içten yapılan bir suikast ya da dışardan gerçekleştirilen sabotaj ihtimalleri üzerinden değerlendirildi.

Helikopter düşmüş müydü düşürülmüş müydü? Olayı uçuk komplolarla izah eden bazı ekran yorumcuları ve sosyal medya kullanıcıları kadar; spontane/kendiliğinden bir kaza olarak açıklayıp geçiştirmeye çalışan İran medyası da korumacı bir komplo izahını örgütlemeye çalışmıştı. Oysa bu olay bölgedeki suikastlar serisi, iç kargaşalar ve çatışmalar gözetilerek farklı açılardan İran’ın kapasitesi, iç ve dış politikaları, aksiyonları ve geleceği açısından tabii ki irdelenmeliydi. Olayın değerlendirilmesi hem İran’ın iç kamplaşması ve aktörleri hem bölgedeki politik hesapları, hem de ümmet maslahatı açısından vakii/gerçekçi verilerle tutarlı analizlere muhtaç.

İran ıslah mı olacak dağılacak mı?

İran’ın gulat telakkileriyle Şiileştirici ulusal siyasi dış yayılma operasyonları insanlık vicdanında da Sünni dünyanın algısında da tepkiler oluşturuyor. İslam dünyasında hız kazanan Şii-Sünni mezhep çatışması ABD stratejilerinin önemli bir projesi; amacı da bölgemizde istikrarsızlığı yaygınlaştırmak. Bütün bu olumsuzluklarla birlikte İran’ın Irak’ın, Suriye’nin ve Yemen’in parçalanması gibi bir dağılım yaşamasına yönelik küresel planların yapıldığı artık açık kaynaklarda da yazılıp çizilmiyor.

2013’te karma bir ekiple birlikte Arap Devrimlerini yaşayan Tunus’a da Libya’ya da gittiğimizde ilgililere “Birleşmeyi düşünüyor musunuz?” diye sorduğumuzda akil yöneticilerden aldığımız cevaplar benzerdi: “İçimizdeki bölgesel sorunları, Garpzedelik eğilimini ve mafya şebekelerini inisiyatif altına almadan böyle bir gündem devrim karşıtlarının güçlerini birleştirmelerine yarar.” Ortadoğu denilen bölgedeki ülkeler de dış güçler tarafından dayatılan ulusal sınırlar içinde benzer sorunları yaşıyor. Bu nedenle de Türkiye Hükümeti’nin Suriye’nin, Irak’ın ve İran’ın bütünlüğünü savunması reel politik açıdan tutarlı bir tutum.

Reisi, İran’da sistemin en önemli aktörlerinden birisi ve rejime bağlılığı ile biliniyor. Yargı’nın başında bulunmuş ve birçok idam kararının altında imzası var. Reisi, İran’daki gulat Şii-ulusalcı dikta ile uzlaşı saylayarak ve halkın ancak yüzde 41’inin sandığa gittiği ama büyük çogunluğun İran rejimine küskünlüğünü ifade etmesine rağmen 2021’de Cumhurbaşkanı seçilmişti. Ancak İran’ın politikalarını sürdüren ve dikta rejiminin başkanı dini lider Rehber Ali Hamaney’e bağlı olan Reisi’nin Türkiye ve Azerbeycan ile ilişkileri yumuşatma gayretleri, mevcut rejimin derin aktörlerince hoş karşılanmadığı üzerinde durulmaktaydı. Basında kendisine Erdoğan ile görüşmenin yapılmaması için üst merciden mektup yollanmasına rağmen Reisi’nin 24 Ocak 2024’te Ankara’yı ziyaret ettiği değerlendirilmişti. Onun, Ankara’da Irak üzerinde ve Kafkasya konusunda tutarlı politikalara olumlu yaklaşılması konusunda Cumhurbaşkanı Erdoğan ile olumlu bir diyalogu paylaştığı üzerinde durulmuştu. Zaten Tayyip Erdoğan, açık kaynaklardan da takip ettiğimiz üzere Ermenistan meselesini çekişme ve çatışma konusu olmaktan çıkartıp; bölgesel sorunları İran, Azerbaycan, Ermenistan, Türkiye ve Gürcistan olarak masaya oturup müzakerelerle çözmekten, bölgesel bir iletişim ve ekonomi pazarı oluşturmaktan yana bir tez işliyordu.

İran rejimi radikallerinin tepkilerine rağmen Reisi Türkiye’de kurulan diyalogların akabinden geçen Pazar günü (19 Mayıs) İran-Azerbaycan sınırında diğer Cumhurbaşkanı Aliyev ile birlikte bir baraj açılış törenine birlikte katıldı. Reisi ılımlı değildi ama İran’ın bütünlüğünü toplumsal yarılmaya neden olmadan devam ettirmek istiyordu. İran Cumhurbaşkanlığının bu olumlu diyalog sürecine bağlı olarak da Cumhurbaşkanı Erdoğan, Reisi için ölümü nedeniyle Türkiye’de bir günlük yas ilan etti.

45 yıllık süreç

1979 İran Devrimi’nden bu yana 45 yıl geçti. İran halkı ve İslami oluşumlar o dönemde dünyadaki en büyük kitlesel bir ayaklanma ve direnişle Şah Rejimini devirmişlerdi. Ama devrim, kendine “İslamDevrimi / İnkılab-ı İslam” demesine rağmen 3 Aralık 1979 Referandumu’nda yüzde 98.2 çoğunlukla kabul edilen “İran İslam Cumhuriyeti Anayasası” nin Genel İlkeler bölümündeki 12. Maddesine göre “İran’ın resmî dini İslam ve Ca’ferî-i İsnâaşeriyye mezhebi (/Oniki İmam Mezhebi)’dir. Ve bu madde sonsuza değin değiştirilemez…”1 mezhebini bir umde haline getirerek kendini diğer Müslümanlardan ayrıştırmıştı.

Devrim sürecinde ABD ve SSCB emperyalizmi karşıtı tavır ve söylemler yanında bir kesimin gündemleştirdiği “La Şiiyye La Sünniyye Vahde Vahde İslamiyye” sloganı, Kur’anî/tevhidi kavramların öne çıkarılması, Hüseyin Ali Muntezeri ile Mahmut Telagani’nin kıldırdığı Cuma namazlarındaki vahdet çağrıları, daru’l takrib/(mezheplerin yakınlaştırılması) çalışmalarına yapılan vurgular gibi çıkışlar Şii olmayan Müslümanların kalbini İranlı Müslümanlara yakınlaştırmıştı. Ancak zaman ilerledikçe Anayasa’da ortaya çıkan mezhepçi cahiliyye, İslam’ın asıllarına değil Şia geleneğinin batini telakkilerine doğru yöneldi. Devrim’in lideri kabul edilen Ayetullah Humeyni geride bıraktığı enalhakçı batini yaklaşımlarını yaşı ilerledikçe yeniden ön plana çıkartmaya başlayıp tevhidi bilinçlenme sürecini batıla boyadı ve kendisinden sonra anayasal olarak iktidar mevkiine gelecek olan Ayetullah Hüseyin Ali Müntazeri’yi tasfiye etti. Müntazeri’nin ümmet coğrafyasındaki hareketlerle sıcak irtibatları olan damadı Mehdi Haşimi’yi de Ali Şeriati’nin yetişmiş genç arkadaşlarını da şek ve şüphe taşınan atılı suçlarla idam ettirdi.

Humeyni’nin ölümünden sonra da Ayetullah........

© Haksöz


Get it on Google Play