menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Bir zamanlar Asmalımescit'te

66 31
15.04.2024

Bir arkadaşım beni Asmalımescit’teki Taproom’a çağırdığında hala bu mahallede buluşulduğuna şaşırdım. Yeni bin yılın ilk 10 yılında, İstanbul’un algısı bütün dünyada “cool” şehirken önceden sadece bir-iki meyhane için gidilen bu birkaç ara sokağın birleşimi kentin gece hayatının kalbi olmuştu. Şehir, itiraf edelim, aslında “cool” değildi ama “cool” olmaya en yakın insanlar Asmalımescit’te takılıyordu. Hayat Otto ve Babylon’un olduğu o sokakta geçebilirdi, nitekim haftanın dinlenilen tek bir gecesi dışında müdavimler birbirlerine her gün bir yerlerde rastlıyordu.

Tansu Çiller’in oğulları bile rüzgardan faydalanıp Asmalımescit’te mekan açtı. Bir anlamda mahalle için cool’luğun da sonuydu. Bu daracık sokaktan Bodrum’da barlar sokağı yaratmaya çalışan çarpık şehircilik kısa sürede Asmalımescit’i nefret edilesi bir yere dönüştürdü.

Gündüz nedense hiç kimsenin uğramadığı Şimdi veya hep dolu House Cafe’de, akşam yemeği için bohem kebapçı Peymane veya soğuk mezeler konusunda o zamanlar daha özenli olan Cavit’te yenen yemeğin ardından iki ayrı Otto şubesinde bütün vaktimizi geçirirken kendi aramızda mahallenin ne kadar kontrolden çıktığını konuşuyorduk. “Büyük Otto” diye bilinen dükkan bir ara el değiştirdi, yerine açılan mekanın adı adeta Asmalımescit’in ikinci evresini tek bir kelimeyle özetliyordu: “Ugly.”

Restore edilen Narmanlı Han’ın berbat bir vizyonsuzlukla kötü bir AVM yemek katına dönüşmesine daha vardı. Zaten “cool” insanlar yavaş yavaş elini eteğini çekmeye başlamıştı. Karaköy daha cazip geliyordu. Veya evde oturmak. Çünkü Asmalımescit’e çıktığımızda rezil oluyorduk. Masalardan dolayı yürünemeyen yollar kaosa neden oluyor, hiç durmadan havlayan bir Pomeranian misali üç metrekarelik dükkanların rakiplerini bastırmak için bangır bangır açtığı müzik sesi gürültü kirliliğini çekilmez hale getiriyordu. Kalite hızla düşerken ne işletmeler, ne belediye, ne de müşteriler önlem alıyordu. İşin bir de güvenlik boyutu vardı: deprem kentinde o daracık sokaklardan böylesi bir kalabalık büyük bir felakete neden olabilirdi.

BİR GÜN O GELDİ

Derken bir gün Asmalımescit’e o geldi. Tesadüfen yolunun düştüğü bu mahalleden geçmeye kalkıp bir zamanlar yönettiği şehrin kontrolden çıktığını görünce talimat verdi: “Masaları kaldırın.” Yıl 2011’di ve bana kalırsa sigara yasağından sonra yaşam kalitemize yaptığı en önemli katkıydı.

Halbuki onun devreye girmesine gerek yoktu, yerel yönetimler ya da kent konseyleri biraz daha becerikli olsalar kaos çoktan çözülürdü. Bu kadar çok lokanta-bar lisansı vermeye gerek yoktu mesela. Asmalımescit’te yaşayan insanlar olduğu da göz........

© Habertürk


Get it on Google Play