Berlin döneri
Kültür Bakanlığı’nın düzenlediği Türk Mutfağı Haftası’nın üçüncüsü önümüzdeki hafta yeniden yapılıyor. Üç sene önce Cumhurbaşkanı’nın eşi Emine Erdoğan’ın önderliğinde, Türk mutfağına hakim isimlerin katkılarıyla ve çok titiz bir çalışmayla bir kitap hazırlanmış, aralarında İngilizce de olan farklı dillerde yayımlanmıştı. Kitap bir anlamda Türk Mutfağı Haftası’nın başlangıcıydı ve tanıtım konuşmasında Erdoğan’ın vurguladığı gibi amacı Türk mutfağının dünyadaki algısını kebap ve baklavanın ötesine taşımaktı.
Emine Erdoğan hem sağlıklı beslenme açısından fast food’la mücadele edilmesi gerektiğini düşünüyor, hem de Türkiye Cumhuriyeti devleti yemeğin de bir tanıtım aracı olduğunu biliyor. Burada tekrar tekrar altını çizmek istiyorum: Hiçbir mutfak içkisiz ilerleyemez, içkiyle eşleştirilmeden uluslararası dünyada tanıtılamaz. Dahası, hepimiz biliyoruz ki Türk mutfağı mezelerden başlayarak içkiyle eşleşmeye çok uygun yemekler içeriyor.
Türk Mutfağı Haftası emekleme aşamasında, henüz sonuç alması da beklenemez. Ama bu işler zaten yavaş yavaş başlar, algı zamanla oturur. Belki hatalardan ders alınır, belki içkiyle yönelik önyargılar da bir şekilde kalkar. Umarım bu iktidardan da vazgeçmez, bu iktidardan sonra da yemekle uluslararası ilişkiler bir devlet politikası olarak kalır.
Zira tehlike çanları çalıyor. Türkiye bırakın ülke mutfağını dünyada tanıtmayı, tam da bu girişimin başladığı yıllardan beri dünyadaki en bilinen Türk yemeğini bile kaybetmek üzere.
BÜTÜN DÜNYAYA YAYILDI
Birkaç sene önce Brooklyn’de açılan bir AVM’nin yemek katında küçücük bir dükkan tabelasında gördüğümde gülüp geçmiştim, üzerinde bile durmamıştım. Zamanla New York’a yayıldı, Londra sokaklarında birçok benzer dükkan gördüm. Dün Paris’te Les Halles adlı alışveriş merkezinde de karşıma çıktı. Les Halles konum olarak “Türk mahallesi” olarak bilinen Strasbourg-St. Denis’e bir kilometre uzakta, kolaylıkla yürünüyor. Bu mahallede yanyana birçok Türk lokantası var—kebapçıların çoğu artık kendilerine “Kürt mutfağı” demeyi tercih ediyor olsa da.
Benim son yıllarda dünyanın çeşitli şehirlerinde karşıma çıkan ve Paris’te de gördüğüm ise çoğunlukla “Berliner” ya da “Berlin sokak yemeği” adı altında mantar gibi açılan dönerciler. Bazı yerlerde “Alman döneri” ifadesine bile denk geldim. Ama genellikle “Berlin Döneri” diye geçiyor; “döner” kelimesi Türkçe olsa da bu fast food duraklarının hiçbirinde Türklük ya da Türkiye’ye dair herhangi bir gönderme yok. “Türkiyeli” ya da “Anadolu” ifadeleri bile yer almıyor.........
© Habertürk
visit website