Zor bulunanı kolay kaybetmek
Siyasetin doğal akışı içinde taşlar bir yandan yerine oturur, öte yandan bazı taşlar yerinden oynar. Maharet bu değişimi olabildiğince az hasarla ve sarsıntıyla yönetmektir. Bu da elbette siyasetin sorumluluğudur.
Yine hayatın her alanında olduğu gibi siyasette de tasfiyeler, yer ve pozisyon değiştirmeler, geri çekilmeler ve yenilenmeler olur. Bunların her biri siyaset sahnesinde bulunan aktörler için seçeneklerdir. Bazen nerede olacağınızı seçebilirsiniz, bazen şartlar size bunu dayatır. Akıllıca olan, kendisine uygun yeri bilebilmek ve onu seçebilecek şartları oluşturmaktır. En kötüsü, uzak ve kendisine ait olmayan hedeflere koşmaktır. Yorar ve tüketir.
BİLGELİK VE TECRÜBE
Böyle bakınca siyasi hayatımızın hali pür melalinin pek parlak olduğunu söyleyemeyiz elbette. Bilgelik ya da en azından tecrübenin siyasetle ilişkisi zayıfladıkça; üsluptan muhtevaya kadar pek çok zaaf ve yazık ki kabalık ortaya çıkıyor. Bilgeliğin daha çok doğal, yani önemli ölçüde yaradılıştan gelen bir özellik olduğunu düşünüyorum. Tecrübe ise zamanla edinilmesi mümkün olandır. Kuşkusuz büyük emek ve sabır ister.
Siyasetimizin bilgelikle irtibatı üzerine konuşacak fazla söz yok açıkçası. Eflatun’un “Ya bilgeler hükümdar olmalı, ya hükümdarlar bilge” sözünün hükmü olmayan bir çağda yaşıyoruz özetle. Belki burada bir parça olsun bilgelikten iz taşıyan tecrübeye değer vermek yol gösterici olabilir. Arada sırada buna dair örneklere rastlıyoruz.
Bu sıkıcı bölümleri okuduysanız, devamında günceli konuşabiliriz. Çünkü mevcut tartışma ve süreçlerde sürekli arıza çıkmasının yukarıda ifade ettiklerimle yakından........
© Habertürk
visit website