menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

47

120 0
13.04.2024

Sizi bilmem.

Benim için bayramlar çocukken sadece kalabalıklardı.

Büyük, çok büyük kahvaltı sofralarını bayram demek sanırdım.

Ya anneannemin Yeşilköy’deki evinde ya da babamın memleketi Kayseri’de olurduk.

İki dedem, anneannem ve babaannemin hayatta olduğu günler…

Yeşilköy’de teyzemler gelir, İstanbul usulü bayram kahvaltısı yapılırdı.

Dedemin ‘İstanbul’dan (Mısır Çarşısı'nda sevdiği bir dükkan vardı, oraya giderken İstanbul’a gidiyorum derdi) aldığı bal, kaymak, zeytinyağı, beyaz peynir, ev böreği, ev reçelleri, muhakkak sele zeytin, haşlanmış yumurta…

Kahvaltı sonrası büyüklere kahve ve anneannemin vişne likörü, biz çocuklara bayram çikolatası…

Kardeşim ve bana her bayram yeni kıyafet dikilirdi. Çoğunlukla aynı model elbisenin benim için mavisi kardeşim için pembesi.

Kayseri’de dedemin evindeki bayram sabahları çok daha kalabalıktı.

Amcalar, halalar, kuzenler…

En az 30 kişi olurduk.

Oranın bayram kahvaltı mönüsü de farklıydı. Kahvaltılıklardan önce mutlaka ramazan bayramında nohut pilav, kurban bayramında kavurma-pilav… Kete de olmazsa olmazlardandı.

Tabii yaşım iki haneli olunca burun kıvırır oldum bu seremonilere. Çikolata almak için harçlığım yetiyor, walkman’imle müzik dinleyip hayal kurmak........

© Habertürk


Get it on Google Play