menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Duvar!

100 0
24.04.2024

Belli aralıklarla, dolap raflarındaki kitaplarımı bir düzene sokar, böylece aradıklarımı kolayca bulur mutlu olurum derken aradan bir süre geçer bir de bakarım ki aradığım hiçbir kitap daha önce bıraktığım yerde değil, her kitabın yeri değişmiş, karma karışık bir hal almıştır kütüphanem. Çoğu yazar, bu karmaşıklığı sever. Aradığını bulmanın sevincini yaşamak için bile bile kütüphanelerini dağınık tutan yazarlar da var ama ben onlardan değilim, elimi uzattığım kitap elimin altında bulunsun isterim.

Yine böyle bir toparlama faaliyeti içindeydim. Elimi uzattım, kitap yığının içinde Attila İlhan’ın “Duvar” kitabı geldi elime.

Hayır şu anda piyasada bulunan baskılarından bir baskı değil; Salim Şengil’in sahibi bulunduğu Dost Yayınları’nın 1959 yılının Ekim ayında 500 adet bastığı, kapağında sadece kurşun yerinden sızan kanın kırmızı gösterildiği Rauf Alazan tarafından çizilmiş, vurulmuş bir adamın siyah beyaz karakalem resminin bulunduğu ikinci baskısı… Vakti zamanında bir sahafta bulmuş, bir hayli pahalı olan fiyatına bakmadan almıştım. Şairin ilk kitabı olan “Duvar”ın birinci baskısını görmedim. Şair, ilk baskıyı 1948 yılında Işıl Matbaasında kendi imkanlarıyla bastırmıştı, yine kendisi, kucağında kitaplarla Beyoğlu’ndaki kitapçıları teker teker dolaşarak dağıtmış, kitap beklenen başarıyı yakalayamamış, bu yüzden ikinci kitabı olan “Sisler Bulvarı” altı sene sonra 1954 yılında yayınlanmıştı. Bendeki ikinci baskıya Mart 1959’da şair bir önsöz yazmış, “başlangıçta daima şairler vardı” başlığını taşıyan bu önsöz kitabın daha sonra yapılacak olan onlarca baskısında da yer alır.

Bu önsözde Attila İlhan, bu kitaptaki şiirlerin ikinci cihan harbinin “sertliğini ve hainliğini etinde duymuş bir harp delikanlısının şiirleri” olarak nitelendirir. Bu şiirler yazıldığında her yerde harp vardı, biz harbe girmemiştik ama “sahillerimize asker cesetleri vuruyor”, “yanan şehirlerin kokusu bize kadar geliyor”, kesif barut kokuyordu her yer, dünya adeta delirmişti.

İşte o akıl tutulması içinde bir şair ses veriyordu bu şiirlerle. Kendi kendinin mahvını getiren insanın günün birinde tekrar aklıselime döneceğine, kendi aklıyla yarattıklarını kendini yok etmek için değil yüceltmek için tekrar kullanabileceğine inanan bir şair…

Dünya böyle bir çılgınlık halini yaşarken, içerde de kapkaranlık, koyu bir faşizm hüküm sürüyordu. Şairin deyimiyle bu kitaptaki şiirler o “yıllardan savrulup” geliyorlar. “Sıkıyönetim’den, askeri mahkeme sanıklığından, Sansaryan Han’daki dar hücrelerden…” Bir şairler kuşağı vardı o yıllarda, “yokluk ve çarpıntıyı göze” almışlardı, harp çocuklarıydı hepsi; “öncülük” girişimlerini bir hayli pahalı ödediler. “Çok şair eskidi” bu yolda.

Kitaba adını veren “Duvar” şiirini “ikinci dünya savaşı içinde kahredilen bütün dünya duvarları için yazdığını” belirtir Attila İlhan.

Şiirde iki duvar konuşur. “Hiç güneş görmemiş” iki duvar… Tahtakurusundan “yüzleri benek benek” iki duvar… Sineleri kanar, kelepçeden bilekleri kahrolmuş, ölüm korkusundan sıyrılıp çıkmış, sırtında dilim dilim yaralar… “kucağı terkedilmiş bir yatak gibi kirli ve soğuk” ve o kucakta “kasırgalı insanlar”… “Gözleri ağlamayı bilmeyen” o duvarlar, kendilerine teslim edilmiş “dev yumruklu çocukların” getirilip götürülmelerine şahit olurlar. “Onlar hep dökülür” ayakta kalır duvarlar, temelleri kanla beslenmiştir duvarların ama uzamazlar, getirip dizerler önlerine insanları, ellerinden bir şey gelmez, çaresizliklerinden utanırlar hatta, bedenleri geçen, bedenlere isabet etmeyen kurşunlar o duvarları yaralar.

“o düştü biz yine ayakta kaldık

halbuki ne kadar yorgunuz

öyle bakmayın bu yaralar şerefli yaralar değil

ah öyle bakmayın utanırız kahroluruz”

Türk edebiyatında, özellikle Türk şiirinde en çok kullanılan imgenin “duvar” imgesi olduğunu söyler bu mevzuya kafa yormuş olanlar. İsmet Özel’e göre, “padişahından çobanına şair bir milletin” İstiklal Marşı’nın da içinden ister istemez geçer........

© Habertürk


Get it on Google Play