Engels ailesini kim kurtaracak?
Açılış sahnesinde, Berlin’de yüksek binaların arasında dolaşıyor hava kamerası. Akşam karanlığında, yanıp söndüğü için çok uzaklardan hemen dikkatimizi çeken o minik ışığa doğru yavaş yavaş yaklaşıyor ve kamerayla birlikte pencereden içeri giriyoruz. Neler olup bittiğini anlamıyoruz önce. Düzenli aralıklarla yanıp sönen ışığın işlevini, ne amaçla kullanıldığını, kim tarafından tasarlandığını ancak filmin ilerleyen sahnelerinde detaylı olarak öğrenebiliyoruz.Evin içindeki o ışığın işlevi ile 2 saat 42 dakikalık filmin hedefi arasındaki bağı çok sonra keşfediyoruz. Aynı sahnede, iki kadının arasında geçen konuşmalar, tam olarak finalde yerine oturuyor. Dikkatli seyirciler, Farrah’nın (Tala al Deen) uzun vadeli amacının ne olduğunu ilk orada açıkladığını unutmuyor.
“Işık” (Das Licht), Berlin’de yaşayan Engels ailesi ve onların yanında çalışmaya başlayan Suriyeli sığınmacı Farrah’nın etkileşim hikâyesi üzerine kurulu… Filmi yazan ve yöneten, “Koş Lola Koş” (Lola rennt – 1998), “Koku Bir Katilin Hikâyesi” (Perfume: TheStory of a Murderer - 2006) gibi filmleriyle tanıdığımız tecrübeli Alman sinemacı Tom Tykwer, Engels ailesinden önce bizi başka bir “aile” ile tanıştırıyor. Dayanışma duygusunu temsil eden, film boyunca pek görmeyeceğimiz alternatif bir aileyle… Sabah evin içinde dolaşan kamera büyük masanın çevresinde kahvaltı için bir araya gelen kadınları gösteriyor. Aralarında muhabbet, sevgi ve aile sıcaklığı var. Almanya’ya Ortadoğu ülkelerinden gelen sığınmacı ve göçmenlerden oluşan bir kadınlar grubu... Farrah da onlardan biri.
Tykwer, Engels ailesinin bireylerini ise uzun bir paralel kurgu sekansında tanıtıyor bize. Neler olup bittiğini kestirmekte zorlandığımız nerdeyse kaotik bir sekans bu. Hepsini ayrı ayrı, kendi dünyasında tanıyoruz. Baba Tim Engels (Lars Eidinger) bir reklam şirketinde kreatif direktör olarak çalışıyor. Anne Milena Engels (Nicolette Krebitz), Almanya’daki bakanlıkların kaynaklarını kullanarak Kenya’da proje gerçekleştirmek için çaba gösteren bir sosyal yardım kuruluşu görevlisi… İkizlerden kız olanı Frieda’yı (Elke Biesendorfer), arkadaşlarıyla sabaha kadar süren eğlence ortamında tanıyoruz. Evin oğlu Jon (Julius Gauze) ise kız kardeşinin tam aksine evindeki odasından çıkmadan video oyunlarıyla vakit geçiren biri. Odasına öyle bir kapatıyor ki kendini, sabah erkenden gelip evde çalışmaya başlayan gündelikçi kadının kalp krizi geçirdiğini dahi fark etmiyor. Akşam gelir gelmez mutfaktaki dolaptan içki alıp odasına kapanan babası Tim de görmüyor mutfakta yere düşen kadını. Milena, iş gezisinde, Frieda ise arkadaşlarıyla sabahlara kadar eğleniyor. Temizlikçi kadının cansız bedeninin bulunuş öyküsü Engels ailesinin halini de özetliyor.
Bir araya geldikten sonra Engels ailesi bireylerinin arasındaki duygusal uzaklığı daha net görüyoruz. Aralarındaki iletişim çok zayıf. Aynı çatı altında yaşamaları dahi ruhen birleştiremiyor onları. Yıllar içinde birbirlerinden koptukları, herkesin kendi dünyasına kapandığı belli. Sorunun........
© Habertürk
