İnsan kendine nasıl bu kadar yabancılaşır?
Modern psikiyatrik yaklaşımlarda, bireyin kendine karşı geliştirdiği tutumun; ruhsal sağlık, kişilerarası ilişkiler ve yaşam doyumu üzerinde doğrudan etkili olduğu defalarca gösterilmiştir. Ancak günlük yaşamda çok sık duyduğumuz şu cümle, önemli bir ruhsal sorunun ipucunu verir:
“Kendimi sevmiyorum, aynaya bakmak bile istemiyorum…”
Bu ifade yalnızca düşük benlik saygısına değil; kökeninde derin bir öz-değersizlik, çocukluk travması, bastırılmış duygular ve toplumsal beklentilerle şekillenmiş bir “kendilik çatışmasına” işaret eder. İnsan, doğası gereği sevilmek kadar sevmeye de muhtaçtır. Ancak en çok da kendini…
Beyin, tehdit algısına göre çalışan bir organdır. Bu nedenle çocuklukta sürekli eleştiriye, aşağılama ya da duygusal ihmal ortamında büyüyen bireylerde amigdala (duygusal alarm sistemi) daha reaktif hale gelir. Kendilik değeri bu dönemlerde şekillenmeye başlar.
Özellikle aşağıdaki durumlar, kişinin kendilik değerini doğrudan zedeler:
Sürekli eleştirilen bir çocukluk
Koşullu sevgiyle büyümek
Başarıya endeksli takdir sistemleri
Aile içi duygusal ihmal (neglect)
Araştırmalar, çocuklukta yeterince onay ve güven ilişkisi geliştiremeyen bireylerin erişkinlikte öz-sevgi yetersizliği, depresif duygu durum, sosyal kaygı ve aşırı dış onay arayışı gibi belirtiler geliştirme riskinin çok daha yüksek olduğunu........
© Haberton
