Paralel din
Büyük bir ahlaki çürüme yaşıyoruz.
Bu sadece ekonomik şartlarla ilgili değil, din ve Tanrı anlayışımız da -ahlaksızlığı teşvik ediyor. İslam,ahlaka çağırır, doğru anlarsanız ahlaki olgunluğa götürür. Ama onu çıkar aracı yaparsanız ortaya çarpıtılmış, bağlamından koparılmış sakat bir din anlayışı çıkar. Bu İslam değildir, İslam'la harmanlanış başka bir şeydir.
Mesela, çok problemli bir Tanrı idrakine sahibiz. Her şeyi affeden bir Tanrı anlayışı bizi -nasıl olsa affedecek- diye her şeyi yapmaya, her çirkinliği işlemeye itiyor.Afta sınır olmayınca günahta da sınır olmuyor.
Muhterislerin elinde din o kadar çok istismar edildi ki, sahih dinin yanında bir de sahte bir din ortaya çıktı. M.S.Hatiboğlu, 'Siyasi-İçtimai Hadiselerle Hadis Münasebetleri' kitabından, dinin nasıl hoyratça kullanıldığına dair bir bidatçiden çağların özeti bir aktarım yapar.Şöyle der: "Biz bir davayı benimsetmek istediğimiz zaman onu hadisleştirirdik."
Siyasi, sosyal veya şahsi çıkarlara göre hadis uydurulmuş, toplum bu şekilde yönlendirilmiştir. Yani vefatından sonra da Hz. Peygamber konuşturulmuş,onun manevi ağırlığı hoyratça kullanılmıştır. Öyle ki, kendinden sonra meydana gelen her önemli sosyal veya siyasi hadise şu veya bu şekilde uydurma hadislerle ifade edilmiştir. Din adına dini tahrip eden uydurma hadisler en çok siyaset cephesinden gelmiştir. Oysa "Hz. Peygamber, idare ve siyaset mevzuunda sünnetiyle muayyen bir nizam ortaya koymuş değildir.Hastalığı şiddetlendiği........© Habererk
visit website