Türklüğün en büyük problemi : Sığınmacılar 2. bölümü
Makaleme başlamadan önce milletimizin bayramını kutluyorum.19 Mayıs; bir milletin küllerinden doğuşudur. 19 Mayıs; bağımsız Türkiye Cumhuriyeti'nin önsözüdür. Başta Gazi Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere; bu destanı yazanları rahmetle anıyorum. Ne Mutlu Türk'üm Diyene !
Sığınmacılar sorununu hafifletmek için ülkemizi, batıya ulaşmak için tercih edilen güzergah olmaktan ve göç edilmek istenen ülke pozisyonundan çıkarmak zorundayız. Afrika ülkeleriyle sınırımız yok. Afrika’ya yakın değiliz. Ama ülkemizde yüzbinlerce kaçak Afrikalı var. Yüzbinlerce Afrikalı ülkemizi Avrupa’dan önceki son durak olarak görüyor. Bu durumu değiştirmek için uyguladığımız vize politikasını kökünden değiştirmeliyiz.
Afrika ülkelerinin bir kısmından vize istemiyoruz. Uçağa binen ülkemize gelebiliyor. Vizeye tabi olan ülkelerin vatandaşlarına ise çok kolay vize veriyoruz. Bu politikalar ülkemizi kolay ve düşük maliyetle ulaşılabilir kılıyor. Ortak sınırlarımız olmadığından Afrika’dan gelen sığınmacılarla ilgili sorun diğerlerine nazaran daha kolay çözülebilir. Afrika ülkelerinin hepsinden vize istemeliyiz. Avrupa ve Körfez ülkelerinin çoğunun Afrikalılara uyguladığı, ‘’imtiyazlı özel şirketler aracılığıyla vize alma’’ uygulamasını başlatmalıyız.
Vize sahipleri, vizeyi alan şirketin sorumluluğunda olmalı. İmtiyazlı şirket, vize sahibiyle ilgili verilen beyanlardan sorumlu olmalı. Yani vize şirketi gerçek turistle, iş adamıyla, sığınmacıyı ayırmalı. Eğer vize sahibi, vizesi bittikten sonra da yani kaçak olarak Türkiye’de kalırsa, söz konusu şirketin imtiyazı iptal edilmeli. Şirket yetkilileri insan kaçakçılığı suçundan yargılanabilmeli. Vizeyi aşan süre Türkiye’de bulunmak, ağır suç sınıfına alınmalı ve cezası gerçekten caydırıcı olmalı. Bu süreçleri takip etmek için ‘’vize polisi’’ birimi kurmalıyız. Bu düzenlemeleri yaptığımızda ve kararlılıkla uyguladığımızda, Afrika’dan gelişler bıçak gibi kesilecektir.
Ülkemize, sınırlarımızı izinsiz aşarak gelen........
© Habererk
visit website