Türkiye yıllardan beri yoğun bir kuşatma tehdidi altında nefes alıp veriyor.

Bugün de birileri bizim mıntıkamızda bu kuşatmanın daha da yoğunlaşarak sürmesinden yana politikaları devreye alıyor, ne pahasına olursa olsun bunu bölgeye dayatmaya çalışıyor. Türkiye ise bu kuşatmaları yara yara kendi özgür geleceğine emin adımlarla yürümeye devam ediyor.

ABD’nin neredeyse bütün Yunan limanlarını askeri üs haline getirerek Türkiye’yi hilal taktiğiyle boydan boya çevrelemesi meselesi, bahsi geçen ülkedeki seçimlerin Trump lehine neticelenmesiyle bir süre askıya alınmışa benziyor. Ne var ki seçimleri kim kazanırsa kazansın ABD politikalarında kalıcı değişikliklerin olması asla söz konusu değil. Bunun en bariz örneğini Trump’ın seçim vaatlerinde gördük. Amerikan yayılmacılığını bitirip savaşları durdurma ve ABD’yi yeniden büyük yapma vaadiyle başa geçen Trump, bırakın savaşları durdurmayı soykırımcı İsrail’in değirmenine su taşımaya mecbur olduğu gibi İran’ı da vurmak zorunda kaldı. Şimdilerde ise Ukrayna’ya silah göndererek devam eden savaşa benzin dökmekle meşgul.

Yani Başkan Trump’a ve görünürdeki ABD yöneticilerine güvenip hiçbir konuda tedbiri elden bırakmamak lazım. Yaşanan olaylar bize gösteriyor ki Trump’ın onca ağırlığına rağmen bu ülkenin bölgeye yönelik ana politikasını yine derin ABD belirlemeye devam ediyor.

Türkiye’nin istikrarı ve artan gücü İsrail’in uykusunu kaçırıyor.

Görünürde Türkiye ile ABD yeni yönetiminin bölgeye yönelik ana politikaları birbiriyle örtüşüyor. Her iki ülke de Suriye başta olmak üzere bölgede barış ve istikrarın sağlanması yönünde görüş birliği içindeler. Ne var ki Terörist İsrail yakın çevresinde istikrarlı ve güçlü bir devlet istemiyor. Hemen paranoyaya kapılarak bunu kendisine yönelik bir tehdit olarak algılıyor. Böyle bir durumda ise her türlü insanlık dışı yönteme başvurmaktan çekinmediği gibi fitne ve fesadın her çeşidini uygulamaktan da geri de durmuyor.........

© Haber7