D. Mehmet Doğan’ın üzerimizdeki emeğine dair…
1986 yılının Eylül ayıydı. 12 Eylül’den sonra ilk defa geniş bir yelpazeden gazeteci, münevver, edebiyatçı bir araya gelmişti. Zaman gazetesini kurmak için kadro oluşturuluyordu.
Fehmi Koru’nun Genel Yayın Yönetmeni olduğu… Nabi Avcı’nın Genel Yayın Danışmanı, Adnan Tekşen’in Yazı İşleri Müdürü, D.Mehmet Doğan’ın Araştırma Servisi Müdürü, İstanbul Temsilcisi’nin Ali Bulaç olduğu, sayfa sekreterinin Ahmet Kekeç olduğu bir gazeteydi bir zamanlar Zaman. (Bunu niye söylüyorum. Çünkü daha sonra Fetullahçılar gazeteyi ele geçirdi. Benim gibi yeni yetme, asistan/muhabirler dahil herkesi kapının önüne koyup Zaman’ı operasyon gazetesine çevirdi. Tabii ki bu bahsi diğer konu.)
Devam edelim.
***
Ankara Üniversitesi Basın Yayın Yüksek Okulu’nun birinci sınınıfını bir ders yüzünden tekrar etmek zorunda kaldığımda, soluğu Rüzgarlı Sokak’taki Zaman Gazetesi’nin genel merkezinde almıştım.
Saatlerce danışmada bekledikten sonra Fehmi Koru’yla koridorda konuşabilmiştim.
Bana “Ne iş yaparsın” dediğimde “Her işi” cevabı vermiştim de “Bana bir tek iş yapan lazım” diye çıkışmıştı. “O zaman tek bir iş yaparım” diyerek kıvrak bir cevap verdiğimde… “Peki söyle o tek iş ne” diye ısrarlı bir soru daha sordu. O ara zun ve dönemeçli koridorları hızlı hızlı adımlıyorduk. “Üniversite gençliğinde yükselen dini düşünceyi araştırabilirim” diye kocaman iddialı bir cümle kurdum, durduk yerde!
Durdu, yüzüme baktı. “Gel” dedi. Yürüdük, koridorun sonundaki kapalı kapıyı hızlıca açtı. Kapının solunda üstünde daktilo ve teksir kağıtları olan masanın ardında siyah düz saçlı, pos bıyıklı birine seslendi. “Mehmet, bu çocuğun gözlerinde ışık var. Heyecanlı, meraklı. Bana bir şey önerdi. Sen bir konuş” dedi ve arkasını dönüp gitti.
Karşımdaki düz siyah saçlı, pos bıyıklı adam elini uzattı, “Gel kardeşim” dedi. Karşısına oturttu. “Ben” dedi, “Mehmet Doğan. D.Mehmet........© Haber7
visit website