Maarif düşüncemizin temelleri
Osmanlı Devleti'nde öğretim ve eğitimin düzenlenmesi için 17 Mart 1857'de Sultan II. Mahmut döneminde Maarif Nezareti kurulmuştu. 1920 yılında TBMM açıldıktan bir hafta sonra kurulan Hey'et-i Vükela'da (Bakanlar Kurulu) bulunan 11 bakanlıktan biri de Maarif Vekaleti idi. 3 Mayıs 1920 tarihinde bu makama tayin edilen ilk vekil (bakan) ise Sinop mebusu Dr. Rıza Nur beydir.
9 Mayıs 1920’de hükümet programı açıklanmış ve maarif konusu geniş bir şekilde ele alınmıştı. Hükümet programında belirlenen esaslara göre, eğitim millî olacak, öğrencilere üretici fikirler verilecek, eğitim programları bilimsel ve çağdaş ölçülere göre düzenlenecek ve buna uygun millî ders kitapları yazılacaktı.
16 Aralık 1920 tarihinde bu göreve gelen Hamdullah Suphi Tanrıöver'in bakanlığı sırasında İstiklal Marşı kabul edilmişti. Ayrıca 15 Temmuz 1921 tarihinde ise 1. Maarif Kongresi toplanarak eğitimin millileştirilmesi için çalışmalar başlatılmıştı. Cumhuriyetin kurulmasından sonra 3 Mart 1924 tarihinde çıkarılan 430 sayılı "Tevhidi Tedrisat" kanunu ile bütün eğitim kurumları Maarif Vekaleti'ne bağlandı ve devlet denetimine tabi oldu.
Mustafa Necati Bey'in Maarif Vekilliği döneminde ise milletin cehaletten kurtulması için Arap harflerinin terk edilerek Latin harflerinin kullanılmasına karar verildi. 1 Kasım 1928 tarihinde çıkarılan 1353 sayılı kanunla harf inkılabı yapılarak yeni bir safha açılmış oldu. Böylece eğitim ve öğretim, uzun yıllar boyunca ancak halka okuma yazma öğretmek gibi dar bir çerçeveye sıkıştı.
1936 yılında kuruluş çalışmaları başlatılan ve 17 Nisan 1940 tarihinde Bakan Hasan Ali Yücel zamanında açılan Köy Enstitüleri ise eğitim tarihimizde bir dönüm noktası oldu. O güne kadar tam uygulanamayan laik ve seküler eğitim politikası artık sahada ve halkın içinde icra edilmeye başlandı. 1954’te ise Köy enstitüleri kapatılarak mevcut okullar İlköğretmen okullarına çevrildi
***
Maarif Vekaleti, 1946 - 1950 yılları arasında Milli Eğitim Bakanlığı adını almışsa da, 1950 - 1960 arasında tekrar eski adına geri dönmüştür. 1960'tan sonra ise Milli Eğitim Bakanlığı adıyla çalışmalarına devam etmektedir.
Maariften yoksun olan eğitim ve öğretimin bugün gençliğimizi ve top yekün milletimizi ne hale getirdiğini düşünürsek, bu konuda yapılan çalışmaların ne kadar büyük bir emek istediğini ve uzun bir zaman alacağını tahmin etmek herhalde zor olmayacaktır.
MÜFREDAT DEĞİŞİKLİĞİ
Gerek önceki dönemlerin gerekse son 20 yılın Milli Eğitim Bakanlarına ve icraatlarına baktığımızda, çoğunun yenilik ve değişiklik taraftarı olduğunu görmekteyiz. Ancak yapılanlar sathi ve şekli reformlardan ileri gidememiş, öğrenci, öğretmen ve velilerin kafasını karıştırmaktan başka bir işe yaramamıştır. Çünkü ülkemiz ve milletimizin öz değerlerinden uzak, tamamen batı taklidi, ezberciliğe ve tek tip insan yetiştirmeye dayalı düşünceyle yapılan değişiklikler hiçbir temel meseleyi çözememiştir.
İlk defa Bakan Sayın Yusuf Tekin büyük bir cesaretle Maarif Davamızın temel meselesini olan ve çözülmesi gereken müfredat modeli üzerinde çok ciddi bir çalışma yapmıştır. Bu çalışmanın sağlam temele oturtulması, açılan alanın doğru bir şekilde doldurulması ve gerekli olan altyapı çalışmalarının yapılmasının STK'lar tarafından üstlenilmesi en doğru yol olarak........
© Haber Vakti
visit website