Mitolojik ve ezoterik bir döneme doğru
Ezoterik ve kozmik bir zamandan söz ediyorum. Rahmani bir süreç değil bu, Şeytani bir komplo.. Şeytan’ın hilelerine karşı uyanık olmak gerek. Bize denmedi mi, “Şeytan sizi Allah’la aldatmasın” diye. Hz. Musa Yakub oğullarını “İns’in Şeytan’ı Firavun”un zulmünden kurtardı. Firavun denizde boğuldu, ama Yakuboğulları denizi geçtiler. Allah onlara ikramda bulundu. 40 gün sonra ise onlardan binlerce kişi, Samiri’nin “altın buzağı”sına taptılar ve sonuçta helak oldular. Şeytan kalbinde hastalık olan Yakuboğulları’ndan birileri ile onların peşinden denizi geçenler arasındaydı. O gün Hz. Musa’nın davetine uyanlar, aslında bir “peygamber soyundan” ve “Sahabe hükmünde” kişilerdiler o an için. O sebeble kimse din ve devlet, güç ve itibar sahiplerini İlah ve Rab edinip onlara mutlak anlamda bağlanmasınlar. Bizim İlahımız ve Rabbimiz yalnız Allah’tır. (cc ve celle şanıhu)
Hatırlayın İsrailoğulları’nın muharref kitaplarında Hz. Adem’in ilk zevcesi olarak sözü edilen Lilith’in dünyada Şeytan’la buluştuğu yer olarak Sina’dan söz edilir. Ve bugün, Tur-i Sina’nın yakınındaki sahil şehri Şarm el Şeyh, dünyanın en turizm, eğlence merkezlerinden biridir ve Şeytan hala orada ziyaretçilerini ağırlıyor. Hatırlarsanız, Şeytani bir zırva olan BM iklim zirvesi de orada yapılmıştı. Bu arada Denizi geçip, önlerinde 2 peygamber ve bir kıta Melek olan Tih çölünde yolunu şaşıran Yakuboğulları 10 günlük yolu, 40 yılda zor geçtiler. Şeytan onların peşini bırakmadı. O toplulukta, erişkin yaşta olanlardan bir düzine kadar kişi dışında kimse Kudüs’ü göremedi.
Şeytan Yakuboğulları’nın peşini hiç bırakmadı. Helenistik dönem, Babil, Bizans ve Roma derken bugün hala bu topraklarda ve dünyanın her yerinde Şeytanlığını yapmaya devam ediyor. Ademoğullarından kimini para, kimini iktidar, kimini güç ve saltanatla, şehvetine esir ederek ya da yeryüzünde bir cennet, vadi ile, kimini (Neuzubillah) Allah’la aldatmaya devam ediyor. Unutmayın, iktidar, güç ve servet de insanı sarhoş eder ve bağımlılık yapar. Bir bakarsınız “toplumu dönüştürmek için yola çıkanlar” kendileri dönüşmüş, gözleri var görmez, kulakları var duymaz, kalpleri var hissetmez olmuş, insanları “cennet vaadi” ile, peşlerinden kendi cehennemlerine sürüklüyorlar. Şeytan İnsanoğluna karşı ilk zaferini Hz. Nuh zamanında kazandı. Bütün bir insanlık içinden kurtuluşa erenler sadece bir gemi dolusu insandı. Onların çocukları da karaya çıktıktan sonra yine Şeytana uyup birbirine düştüler. Hikaye uzun. İsrailoğulları hiç rahat durmadılar. Ve sonunda Şeytana uyanlar Lanetlendiler. Onlar Allah’ın vaadinden yüz çevirip Şeytan’ın peşine düştüler. Peygamberlerini yalanladılar, iftiralar ettiler. Hz. Süleyman onlara Mabed inşa etti, onlar Babil sürgününde, daha önce Mabed’de çalışan bukağılı Şeytanların dostlarına uydular. “Hiram Usta’yı kendilerine rehber kabul eden Tapınak şövalyeleri aynı zamanda bugünkü Masonluğun öncüleridir.. Şeytan Romalı’ları kandırıp önce onları Fuhuş ve zulüm bataklığında yoğurup sonra Kudüs’e getirdi. İsevilere yapmadıklarını bırakmadılar.
Bizim Tarsus’lu, Yahudi asıllı Saul, Romalıların İsevi’leri takip etmeleri için görevlendirdikleri bir ajandı aslında. Şeytan Mesih kılığında onu Şam sokaklarında yakalayıp, kendine varis yaptı. O kişi daha sonra Hz. İsa’yı İlah ve Rab ilan edecektir. “Haç” ve “Teslis” aslında onun icadı. Kendilerine göre Hz. İsa Rab ve İlah olunca kendileri de aynı zamanda “Resul” oluyordu. Şeytan Saul kılığında Risalet iddiasında bulundu böylece. Bugünkü Papa da, sanki aslına rücu ederek, Şeytanla kucaklaşıyor gibi. Bu arada biz Nasraniler gibi “İsevi”, Yahudiler gibi “Musevi” ya da “Muhammedi” değiliz. Biz Müslümanlardanız (Elhamdülillah) ve bütün peygamberlere iman ettik. Hz. Muhammed (sav) da İslam’ın son peygamberidir. O alemlere rahmet olarak gönderilen ahir zaman peygamberidir.
Saul’un macerası Şam’da başladı, Hatay üzerinden Konya, Ankara, İzmir ve yedi pagan tapınağı bölgesinden sonra Selanik ve Kayseri’de devam ederken, Roma polisi bu eski ajanlarını yakalayıp Roma’ya götürdüler. Artık yeni adı Pavlus olmuştu. Hz. İsa yaşarken ona ilk iman edenlerden biri Edese kıralı idi. Bu anlamda Urfa’ya, Anteb’e, Maraş’a, Hatay’a, Kilis’e, Haleb’e........
© Haber Vakti
visit website