SURİÇİ’NE SELAM, ISLAHA DEVAM (MI)!
Yazılanlara karşılık zaman içinde değişik tavır alışlar oldu. Ya hepten görmezden gelindi. Ya süreyle sınırlı takibi yapılmayan müdahaleler oldu ve sonrasında öylesine bırakıldığı için öncesine dönülmüş oldu. Ya da kayyım uygulamaları döneminde olduğu gibi her şey oluruna bırakıldı ve işgaller edenin yanına kalıp adeta bedelsiz mülkü oldu.
Şimdi, elbette 2015-24 arası sekiz-dokuz yıllık bir kesintinin ardından şehir yeniden “seçilmiş” yöneticilerin inisiyatifinde. Ve seçilmişlerin beş ayı birkaç gün sonra dolmuş olacak.
Malum şehir çok çok büyüdü, dört yöne açılan dört kapısından hayli dışarılara taşınarak eski şehrin dışında çok yeni Diyarbakırlar oluştu. Oralar elbette dünyada örnekleri olan çok katlı ya da villa tipi konutların tercih edildiği mekânlar. Olağan tabii ki!
Ama asıl şehir, büyük bir felaketi yaşamış / yaşatılmış olsa da! Hala UNESCO’nun kalıcı tarihi ve kültürel miras listesinde de olması nedeniyle adeta “Ben buradayım” diyen Suriçi. Bu konuda hemfikir miyiz; tabii ki öyle.
Dolayısıyla turist ya da değil şehre dışarıdan gelen konuklar illa ki Suriçini görmek istiyor. Haklı da, ödediği parasına göre en akıllısından yapıların zuhur ettiği korunaklı steril çok katlı siteleri görüp de ne yapacak!
Eee, kentin tarih ve kimlik bilincine sahip sakinleri de sur dışında yaşıyor olsalar bile Suriçini ana rahmi gibi görüp orda soluk alıyorlarsa yüzü Suriçine döndürmek yanlış mı?
Değil elbette… Bu sebeple şehrin önce seçilmiş yerel yöneticilerinden, sonra........
© Güneydoğu Ekspres
visit website