KEŞKE, HİÇ DİL BİLMESEM DİYORDU
Çünkü çok gergindi. Bugüne kadar hiçbir gazeteciyle röportaj yapmamıştı. Ona numarasını veren meslektaşına da çok kızgındı. Bir o kadar da röportajı kabul ettiği için kendisine kızgındı. Kadın röportajı çalıştığı kurumda hasta bakarken yapmak istemişti. Bu kadarı fazla diye kabul etmemişti. Daha doğrusu kabul edemezdi.
Belki korku ikliminden kurtulamamıştı.
Belki de böyle şeylerden bir şey çıkmaz düşüncesindeydi
Birazdan telefonla randevulaştığı kadın burada olacaktı. Ya kadın röportaj sırasında ona “Neden Almanca öğrenmek istiyorsun?” diye sorsa ne cevap verecekti.
Aslında “Orada onları kendi anadillerinde hasta onamı almalıyım. Kendi anadillerinde hasta ona anamnez almalıyım. Kendi anadillerinde muayene etmeliyim. Bunun için öğreniyorum” diyebilirdi.
Ama diyemiyordu. Çünkü yıllarca dilini bilmediği hastalardan onam almadan, anamnez almadan, muayene etmeden tedavi süreçlerini anlatmadan tedavi etmişti!
Bu çelişkiyle gerilmişken, çocuk yaşlı adamın elinden kurtularak yanına geldi. Kucaklayarak sevince bir anda irkiliverdi. Çünkü bu çocuk ve yaşlı adam unuttuğu ve unutmak istediği bir geceyi hatırlattı. Basında özel hastanelerde bebeklerin rant uğruna ölüme terk edildiğinin yazıldığı bu günlerde, çocuk ve yaşlı adamla o geceye gidiyordu.
Çok iyi hatırlıyordu, o boz çocuğu nefes nefese yaşlı bir adamın kucağında uzun hasta sırasındayken fark etmişti. Acilde çalışıyordu ama normal çocuklara da bakıyordu. Hastanede uzman hekim olmadığı için acil ve normal çocuklar annelerinin kucağında aynı sıraya giriyordu.
Çocuklar anne kucağında sırasını beklerken o yaşlı adamın kucağında son nefesini verir gibi duruyordu. Sıradakilerin tepkisine rağmen nefes göğsü yerinden çıkacak gibi soluk soluğa çocuğa yaklaştı.
“Kusura kalmayın, bu çocuk ölmek üzere, ona öncelik vermeliyim” diyerek, bir çırpıda acil müşahedeye götürdü. Çocuğu muayene ettikten sonra tedavisini düzenledi. Çalışmasının beğendiği, elinde serum setiyle bir çocuktan diğerine koşan, yorulmak nedir bilmeyen çalışkan genç hemşiresiyle müdahaleye başladı. Adama sordu.
“Annesi niye yok? Yoksa o da mı hasta?”
“Annesi ve babası Türkçe bilmir. Ben getirmişsem!”
“Sen nerde öğrendin”
“Askerde.”
Dil bilmeyen kadınlar ne kendilerini ne........
© Güneydoğu Ekspres
visit website