Cumhuriyet Sandıkta Kurulmadı Öyle mi?
Birinci Dünya Savaşı’nda Osmanlı yenilmiş, Anadolu işgal altındadır. Mustafa Kemal önderliğinde 19 Mayıs 1919’da Milli Mücadele başlamış, Erzurum ve Sivas kongrelerinde işgale karşı direnişin gerekçeleri ve mücadelenin amaçları hakkında kararlar alınmıştır. Bu kararlar Misak-ı Milli’yi doğurur. Milli Yemin anlamına gelen bu beyannamede bugünkü sınırlarımız çizilir ve vatanın bağımsız bütünlüğü vurgulanır. Misak-ı Milli, Son Osmanlı Meclisinde kabul edilir. Padişahın aksine Meclisin büyük çoğunluğu işgale karşıdır ve Milli Mücadeleyi destekler. Burada az bilinen bir bilgiyi paylaşalım: 1919’da Mustafa Kemal, Erzurum milletvekillerinden biri olarak seçilerek Meclise girer. Anadolu’da olduğundan İstanbul’a gitmez ama halk onu vekil olarak seçmiştir. Bir yandan askeri bir dehayı konuşurken onun bir yandan demokratik mücadeleye inancını göstermesi bakımından önemli bir ayrıntı olarak altını çizmek gerektiğini düşünüyorum.
Mustafa Kemal’in Seçim Yönergesi
Misak-ı Milli’nin kabul edilmesi başta İngilizler olmak üzere işgal güçlerini öfkelendirir. 16 Mart 1920’de Osmanlı’nın başkenti İstanbul işgal edilir. İki gün sonra bu durum karşısında görev yapamayacağını duyurarak kendini fesheden Meclis’in üyelerinden bazıları Padişah Vahdettin'i ziyarete gittiğinde, padişah Boğaz’daki İngiliz donanmasını göstererek onlara şöyle der: “Bir millet var koyun sürüsü, ona bir çoban gerek, o da benim…”
Öte yandan halktan başka kimseyi düşünmeyen Mustafa Kemal, bu gelişme üzerine 19 Mart 1920’de illere, ilçelere, komutanlıklara bir telgraf yollar. Ulusun bağımsızlığını ve devletin kurtarılmasını sağlayacak çalışmaları yürütmek için olağanüstü yetkilere sahip bir meclisin Ankara’da toplanması gerektiğini bildiren bu telgraf, 12 maddelik bir yönerge........
© Gazete Pencere
visit website