Korku evi
Geçtiğimiz hafta Taksim’deki bir “korku evi”nde yaşanan bir olay haber oldu. Eğlenmek için giren genç bir kadın, içeride yaşadığı kâbusu anlatırken “Temas istemediğimi defalarca belirtmeme rağmen yaptı… Hâlâ titriyorum. Karanlıkta duramıyorum, ani hareketlerden korkuyorum. Benim hayatımı mahvetti. O sıra gerçekten ölmekten korktum" dedi. ‘Temas olmaksızın korkutulmak’ istemiş ama dinlememişler. Elektroşok bile uygulamışlar.
Birkaç dakikalık adrenalin arayışı, bir anda kâbusa dönüşmüş. Televizyonda anlattı hüngür hüngür.
Ah kızım! Ne demeye girdin ki o korku evine? Memleketin kendisi baştan başa korku evi değil mi? Zaten öyle bir evde yaşamıyor muyuz? Bilet de sormuyorlar üstelik.
Bedava korku işte.
Kızım, bu ülkede korku, ara sıra kapıldığımız bir duygu olmaktan çıktı, bir yönetim aracına dönüştü.
Görmez misin?
Bak ben bunları yazarken cümlelerimi ölçüp biçiyorum.
Kelimelerden korkuyorum.
Kendi kelimelerimden bile.
Kendinin de olsa serseri mayın gibi kelimeler. Kimi ne zaman çarpar belli değil bu zamanda kelimeler.
Korku, bu düzende artık anayasadan daha etkili bir güç.
Muhalif belediye başkanı, her an gelebilecek bir iftira nedeniyle yerine kayyum atanmasından korkuyor.
Öğretmen adayı, torpilliye yer açmak için mülakatta elenilmekten korkuyor.
Mahalle muhtarı,........





















Toi Staff
Penny S. Tee
Sabine Sterk
Gideon Levy
Mark Travers Ph.d
Gilles Touboul
John Nosta
Daniel Orenstein