Kurtuluş Kılçer yazdı: Laiklik, kırmızı çizgimizdir!
Bugün sol siyasetin dayandığı üç temel nokta bellidir: Sermaye, emperyalizm ve gericilik karşıtlığı. Bunlardan herhangi birisinin geriye çekilmesi sol siyaset açısından mümkün değildir.
Başka bir deyişle solculuk, bugün güncel siyasal mücadelede bu karşıtlıklar üzerinden belirlenmek durumunda. Bu temel doğrular oturtulmadan, bırakınız devrimci siyaseti sol siyaset üretmek ya da solda durmak mümkün değildir.
Sol siyaset; ilkeleri, programı, talepleri, sloganlarıyla üretilir. Yani siyasetin bir içeriği bulunmaktadır. Ancak bugün kapitalizm, her alanda yaptığı gibi siyasetin de içeriğini boşaltmıştır. İçeriksiz, ilkesiz, programsız, ideolojisiz, pragmatist bir siyaset tarzı “siyaset” zannedilmektedir. Daha doğrusu seçim hesapları artık siyasetin yerini almış, çok uzun zamandır “sandık aritmetiği ya da matematiği” “siyaset yapmak” diye yutturulmakta, solun ilkeleri ise ayaklar altına alınmaktadır.
Örneğin, gericilerin, NATO’cuların, patronların, “Yetmez Ama Evetçi”lerin aday olduğu partilerle ittifak yapılması ya da bu partilere oy çağrısı “siyaset yapmak” diye anlatılır ve bu sol değerlerin ayaklar altına alınmasının ya da görmezden gelinmesinin gerekçesi olarak sunulur. Söz konusu solculuk olunca kimse mangalda kül bırakmıyor; gerçekte ise solun bütün değerleriyle likidasyonuna yol açılmaktadır.
Ama kimse kendine toz kondurmamaktadır:
Burjuva partilere doğrudan oy çağrısı yapıldı, bir burjuva parti liderinin afişini yapmaya kadar iş götürüldü, faşist kökenli sağcı bir partinin büroları ziyaret edilebildi, “Yetmez Ama Evetçi”lerle aynı parti çatısı altında seçimlere girildi.
Sandık hesapları solun bütün değerlerini ayaklar altına almaya bugün de devam ediyor.
Bugün Şeyh Sait üzerinden bir tartışma yürütülmektedir. AKP tarafından atanan devletin kayyım yönetimi, yerel seçim öncesi Şeyh Sait ismini bir bulvara vererek bu tartışmayı yeniden gündeme getirmiştir. AKP, siyasal İslamcı bir parti olarak, 12 Eylül cuntasının “Türk-İslam Sentezi” siyasetinin bugün MHP ile ittifak halindeki İslamcı kanadını temsil etmektedir. Onların Cumhuriyet düşmanı ve şeriatçı Şeyh Sait’i savunmasında bir anormallik yoktur. Kaldı ki, AKP, 1923 Cumhuriyet’ini yıkarak yeni bir rejim inşa etmektedir. Cumhuriyet’in 100. yılında AKP tarafından atanan kayyumun ya da başka bir deyişle yeni rejimin böylesi bir karar vermesi, AKP’nin Cumhuriyet düşmanı karakterini de ortaya koymaktadır. Vurgulanması gereken asıl nokta ise Cumhuriyet düşmanı ve şeriatçı bir isme doğrudan artık devletin sahip çıkmasıdır.
“Türk-İslamcı rejim” bu adımdan önce de FETÖ’cülerin talimatıyla Hrant Dink’i katleden Ogün Samast’ı serbest bırakmıştır. Şeyh Sait ve Ogün Samast iki simge isimdir. Gericiliği ve faşizmi işaret eden bu iki isim, 12 Eylül askeri cuntasının resmî ideolojisi olarak öne sürülen Türk-İslam Sentezi siyasetinin tecelli etmesinden başka bir şey değildir.
Sivas Katliamı sanıklarının avukatları tarafından kurulan........
© Gazete Manifesto
visit website