Philipp Schwartz’ın farkı
Bu yıl içerisinde bilim yazılarına son vermeyi düşünüyorum. Nedeni benim için çok açık, yaklaşık sekiz yıldır akademiden ve bilimsel çalışmalardan uzağım; görünen o ki yakın gelecek için de pek umut yok. Hal böyle olunca, bilim ve akademi gündeminin ama özellikle ayrıntılarının dışındayım ve yazarken bunun sıkıntılarının, sizlere hissettirmemeye çalışsam da ben farkındayım. Bu arada, sona yaklaştıkça da ‘hangi konuları eksik bıraktım’ kaygısıyla eski yazılarıma bakıyorum ve 1933 Üniversite Reformu konusunda pek çok yazım olsa da Philipp Schwartz’ı atladığımı gördüm.
Prof. Dr. Philipp Schwartz, bir tıp doktoru, patolog. Almanya’da Nazilerin iktidara gelmesiyle başlayan Musevilere yönelik baskılardan kaçarak önce İsviçre’ye, sonrasında da Türkiye gelen bir bilim insanı. Böyle bakıldığında, Schwartz’ın öyküsü o yıllarda Türkiye’ye göç eden pek çok Musevi ve/veya solcu bilim insanından farklı değil. Schwartz’ın özgünlüğü ise konuya sadece kendisi veya uzmanlık alanı olan patoloji açısından bakmayıp, daha geniş düşünmesinde.
Öyküsüne dönersek, Schwartz Almanya’dan ayrılınca önce İsviçre’nin Zürih şehrine gitmişti. Zürih coğrafi yakınlık, yaşam tarzı benzerliği gibi özellikleri nedeniyle pek çok göçmenin ilk durağıydı. Göçmenler önce burada kalabilmenin yollarını ararlar, olmazsa başka ülkelere geçerlerdi. Philipp Schwartz diğerlerinden farklı olarak, bireysel çözüm arayışlarından uzak durarak ülkelerini terk etmek zorunda bırakılan tüm bilim insanlarına iş bulabilmek ve dayanışma amacıyla, “Notgemeinschaft Deutscher Wissenschaftler im Ausland” (Yurtdışındaki Alman Bilim Adamları Yardım Cemiyeti) adlı bir dernek kurup başkanlığını da üstlenmişti. Dernek, iş bulana dek üyelerine maddi ve sosyal destek de sağlıyordu.
Bu sıralarda Türkiye’de üniversite reformu projesi başlatılmış ve yine İsviçre’den Profesör Dr. Albert Malche rapor hazırlamak için İstanbul’daydı. Raporun kabulünden sonra öğretim üyesi bulmak için yeniden çağrıldığında dernek başkanı olarak........
© Gazete Manifesto
visit website