Türkçeyi edebiyat sayesinde sevdim, anadilimi keşfettim
Türkçe kelimeleri ilk kez babamdan duymuştum. Çünkü memurdu babam ve çocuklarının Türkçe öğrenmesini isterdi. Ama Türkçe ile ilk karşılaşmam, Kürtçenin kesinlikle yasak olduğu ilkokul birinci sınıfta oldu. Yan sırada oturan arkadaşım Türkçe bilmediği için öğretmenden izin isteyip tuvalete gidememişti. Oturduğu yerde yapmıştı çişini ve çişi, diğer sıraları geçerek öğretmen masasına doğru akmıştı. Sınıfın tek otoritesi öğretmen epey kızmıştı. Teneffüs zili çaldığında birbirlerini ezerek tuvalete koşturan öğrenciler epey eğlenmişti. Öğretmenden duyduğu azarın yanı sıra bir çeşit akran zorbalığına da maruz kalmıştı arkadaşımız.
Ortaokula başladığım yıl olmalı. Tren istasyonunda, bekleme salonunda üç arkadaş haytalık yapıyorduk. Ben onlara Kürtçe, onlar da bana Arapça küfür etmeyi öğretiyorlardı. Evet, birlikte yaşadığımız kasaba Suriye sınırındaydı ve kasabanın neredeyse yarısı Mardinli Arap'tı. Bir Kürt kasabasıydı, dolayısıyla egemen dil Kürtçeydi. Ancak kasabada yaşayan herkes iki dili de konuşabiliyordu. Ben de Arapça öğrenmeye küfürlerden başlıyordum. O vakitler haytalığın en güzel zamanlarıydı ve izbandut gibi inzibatlar dolaşırdı kasabada.
Dinlenmek için bekleme salonuna giren inzibatlar, bir süre sonra bizden ve konuştuğumuz dillerden sıkıldılar. "Türkçe konuşun" dediler. Türkçeyi 'sökmüştük', konuşabiliyorduk ama okulda, okulun sınırları içerisinde değildik. Evde ve sokakta Kürtçe ya da Arapça konuşuyorduk. Şimdi neden Türkçe konuşalım ki.
Esaslı bir tokat yedim. Yediğim tokat sersemletmişti beni ve kulaklarım fena halde çınlamıştı. En çok itiraz eden, tehditkar ses tonundan ve bakışlardan kaçmayan bendim. Türkçe ile ikinci karşılaşmam bu sert tokatla oldu.
Türkçe ile üçüncü karşılaşmam edebiyat sayesinde oldu. Lise yıllarım ders çalışmaktan çok, roman, öykü, şiir okumakla geçti. Okumanın yanı sıra ilk öykü ve şiir denemelerini karalamak da bu zamana denk geliyor. Yazma hevesi dilin inceliklerini keşfetme yolculuğuna çıkardı beni. Türkçenin inceliklerini keşfetmek için çıktığım yolculuk muhtemelen yabancı dil olarak okutulan Fransızcayı öğrenmemin önünde bir engel oldu. Ara ara, "Rimbaud'yu keşke Fransızca okuyabilseydim" diye iç geçirsem de anadilim olmayan Türkçe ile kurduğum sevgi bağı, bu hayıflanmanın önüne geçiyor.
Bu sevgi bağı nedeniyle dilin inceliklerini keşfetme yolculuğu hâlâ sürüyor. Yediğim haksız ve aptalca tokadı hiç unutmadan...
Kürtçeyi evde ve sokakta, hatta teneffüslerde konuşmak, doğup büyüdüğüm kasabada hayatın olağan akışına uygun bir şeydi. İki Kürdün kendi aralarında Türkçe konuşması bu akışın dışına çıkmaktı. Bir Kürdün annesiyle Türkçe konuşması, en hafif tabirle, ayıptı zaten.
Sonra 12 Eylül oldu ve okul koridorlarına "Türkçe dışında başka bir........
© Gazete Duvar
visit website