Devlet kadına karşı
Geçtiğimiz yazıda “Kadının Tarihinde” çok ilginç bir dönemeci aşmıştık. Kalkolitik Çağ boyunca erkekler atağa kalkmış, çağın başından yazının icadına kadar geçen süreçte, basit hiyerarşiden mutlak hakim krala giden yolda, birkaç bin yıldır toplumu fiilen yönetir hale gelmişlerdi.
Toplumsal iş bölümünde; seramik, maden işleme gibi başat alanlarda, erkekler hem üretimi ele geçirmiş hem de bunu ticari bir kıymete dönüştürerek ürünün ve kendilerinin topluma faydasını arttırmışlardı.
Beslenmede hem ağır tarım işleri hem de elde edilen artı ürünü yönetme görevi erkeklere terk edilmişti. Toplumun güvenliği artık tamamen bir erkek işi haline dönüşmüştü. Kamusal alanların, özellikle dini ve ekonomiyi elinde tutan tapınakların yönetimi erkeklerin elindeydi.
Bütün bu gelişmeleri birlikte değerlendirdiğimizde, din, ordu ve siyasetin, en azından bunların bürokrasisinin, kadını dışarıda bıraktığını söyleyebiliriz.
Fakat bunlarla birlikte belki de milyon yıldan fazla süredir topluma yerleşmiş olan kadın otoritesinin bir anda ortadan kaybolması elbette beklenemez. Cinsiyetlerin toplumsal rolü ve geçmişten gelen alışkanlıklar, hâlâ yerleşim için kritik noktalarda kadın saygınlığının ve öneminin devam etmesini sağlıyordu. Yaşam da ölüm de hâlâ kadınlar üzerinden simgeleniyordu. Soyun devamında erkeğin rolü çok uzun zamandır bilinir olmasına rağmen, kadın bedeni hâlâ yaradılışından kaynaklanan üstünlüğünü koruyordu.
Sıra geldi bölüm sonu canavarına. Erkekler buraya kadar getirdikleri mücadeleyi bırakmaya niyetli........
© Gazete Duvar
visit website